BDDK Başkanı Tevfik Bilgin, bugünün mevcudu koruma dönemi olduğunu belirterek; "Dalgalar kıyıya vuruyor. En önemli risk, kredi riskidir. Kredi kanalları kesinlikle tıkanmamalı" dedi
Krizde en cesaretli ve en şefkatli sektör bankacılık sektörü olmalıdır." Bu sözler, sektörün patronu konumundaki BDDK'nın başkanı tarafından söylenince ağırlığı artıyor haliyle... Başkan Tevfik Bilgin, kredi kanallarının tıkanmaması gerektiğini ve tasarrufların reel sektöre kaynak olarak akmasını engelleyen davranışlardan kaçınılması gerektiğini söylüyor. Bu aynı zamanda bir uyarı... Active Academy'nin düzenlediği Finans Zirvesinde konuşan Bilgin'in tatlı-sert üslubu, düzenleyici otoritenin küresel krizde Türk bankacılığının pozisyonunu doğru okumakta olduğunu gösteriyor. Önümüzdeki dönemde bankalar bilançolarını aktiflerine göre değil, pasiflerine göre yönetecekler. Pasifin aktifi belirleyeceği bu süreçte bankaların "yarış pistindeymişçesine" rekabet etmelerinin tüm sisteme zararı olacağını söylüyor Tevfik Bilgin. Mevduat güvencesinin rekabette bazı ahlakî zaaflara yol açması ihtimaline karşı yasal düzenleme yapmayı planladıklarını da BDDK Başkanı'ndan öğreniyoruz.
FELAKET TELLALLARINA KÖTÜ HABER
Krizle başlayan kötümserlik yarışına girenlere Bilgin'den kötü haber geliyor. Bilgin, bankacılık sektörüne yönelik maksatlı ve ölçüsüz yorum yapanlara karşı ek müeyyideler getirileceğini söylüyor
KRİZ ANİDEN GELMEDİ
Bilgin krizin adım adım yaklaşmasını ise şöyle anlatıyor: "Çöküşten önceki dönemin belirgin özelliği, finans piyasalarının reel ekonominin önüne geçmesi idi. Varlık ve emtia fiyatları, iktisadi rasyonellerle izah edilemeyen seviyelerde idi. İşin kötüsü, birçok insan bunun böyle olduğunu biliyor ama "piyasalar işlediği için" sorun yokmuş gibi davranıyordu. Fiyat istikrarı, sadece enflasyon bahsinde geçen bir "tabir" hükmündeydi. Ama mızrak çuvala sığmadı ve balon patladı. Şimdi ise gerçekçi fiyatlama, ekonomik değer gibi unsurlar yeniden önem kazanıyorlar."
Reyting şirketlerinin ibretlik durumu
BDDK Başkanı Bilgin'in kredi derecelendirme şirketleriyle ilgili yorumu da hayli enteresan... "Derecelendirme kuruluşları, bu krizin en çok kaybedenleri arasında. Ne krizi öngörebildiler, ne finansal sistemdeki zaafı, ne de varlık fiyatlarındaki anlamsız şişkinliği... Krizde "resmen" iflas eden İzlanda'nın kredi notunun Türkiye'nin hâlâ üzerinde olması, reyting şirketlerinin "trajikomik" durumlarının göstergesi..."
Sendikasyonlar tehlike değil mi?
Son dönemde köpürtülen "bankalar sendikasyonlarını yenileyemezse kötü olur" endişelerine de değinen BDDK Başkanı: Bankalar, mevcut aktif ve likidite durumlarına bakarlarsa, her sendikasyonu illa yenilemek zorunda olmadıklarını göreceklerdir. diyor ve endişeye gerek olmadığını söylüyor.
Düzmece raporlar ve paket edebiyatı
Zirvedeki diğer bir konuşmacı olan THY Yönetim Kurulu Başkanı Candan Karlıtekin de ilginç tespitler yaptı. Petrol fiyatlarının "düzmece" raporlarla manipüle edildiğini, arz ve talep ile alakası olmayan spekülatif fiyatlarının bu raporlarla desteklendiğini söylüyor. Üç ay önce 145 dolar olan petrolün bugün 65 dolar olması, aradaki farkın hepimizin cebinden alınıp petrol üreticilerinin, satıcılarının ve spekülatörlerin cebine aktarıldığını gösteriyor. Karlıtekin, "bir kurtarma paketi lafıdır gidiyor, kim neyi niçin kurtaracak?" diyerek, krizden menfaat devşirmeye çalışanların vaveylasına kulak asılmaması gerektiğini vurguluyor.
Kriz tüm dünyayı sallıyor. Türkiye de bu sallantıdan payına düşeni alıyor haliyle... Önümüzdeki yılın herkes için meşakkatli geçeceği görülüyor. Lakin, aklıselim sahibi ve itidalli bürokrat ve yöneticilerin olduğunu görmek tedirginliği azaltıyor. Sükunet ile tedbirler alabilirsek, bu krizi "yıpranarak ama ayakta kalarak" atlatacağımız dünkü Finans Zirvesinde bir kez daha teyid edilmiş oldu.
YTL'nin değer kaybı cari açıktan değil
Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Erdem Başçı, Türk Lirası'nda son zamanlarda görülen değer kaybının, cari açıktan değil yabancı yatırımcıların pozisyon kapatmalarından kaynaklandığını söyledi. Finans Zirvesi'nde konuşan Başçı, cari açığı olmayan Brezilya Reali'nin son dönemde Türk Lirası'ndan daha fazla değer kaybettiğini, yine cari açığı olmayan Güney Kore ve Meksika para birimlerinin de bu dönemde en az Türk Lirası kadar değer kaybettiklerini, bunun da dünya genelinde yatırımcıların ABD hazine varlıklarına yatırım yapma isteğinden kaynaklandığını anlattı.