Gazetelerin ekonomi sayfalarında, TV'lerde en çok konuşulan şey "piyasanın ateşi." Düştü, yükseldi derken günlerimizi dolduruyoruz. Esasen bir bardak suda fırtına kopuyor bir iki haftadır. "Cari açık yüksek, FED de faiz arttıracak, İmam-Hatip gerginliği de cabası, eyvah kriz geliyor galiba, haydi dövize hücum!" Olan bitenin serencamı bu değil mi? 15 gün önce 1.330.000 TL'den dolar satmak için birbirini yiyen bankalar, ne oldu da şimdi 1.530.000 TL'den dolar almak için kuyruğa girdiler. Cevabı açık: Psikolojik faktörler ve ekonomiye halen yeterli güven duyamamak. Tedirginliğin dozu biraz abartılmış olmakla birlikte, yüzde yüz haksızlar diyemem. Zira, FED açıklaması ve ilk iki ay cari açığının "bir hayli iri" rakamları hassasiyeti biraz arttırmıştı. Hükümet de, sanki durumun farkında değilmiş gibi, bu hassasiyeti kaşıyacak açıklamalar yaptı ne hikmetse. IMF ile önümüzdeki yıldan itibaren nasıl bir münasebet kuracağımıza hala karar veremediğimiz gibi, bir de Faiz Dışı Fazla (FDF)rakamını tartışmaya açtık. Halbuki, borç ödemeye çalışan bir devletin en çok dikkat edeceği şey bütçe disiplini ve FDF rakamının azami seviyeye çıkmasına uğraşmak. Kararlılık AK Parti hükümeti, son bir yıldaki üslubu ve kararlı tutumu ile, ekonomide yalpalamadan istikrarı koruyacağına dair olumlu intiba bırakmıştı piyasada. Yani programa kerhen değil, gerçekten inanarak uyduklarına inanmaya başlamıştık. Gelin görün ki, FDF konusunda Başbakan'ın başlattığı tartışma, birçok kafaya "acaba" sorusunu yerleştirdi. Üstelik, dış konjonktürün etkisiyle piyasanın en kırılgan olduğu anda... Şimdi Hükümet'ten beklenen, piyasaya, uygulamalarla, çok kararlı ve tavizsiz bir görüntü vermesidir. Ekonomide kötüye bir gidiş yok; Merrill Lynch orta-uzun vadeli görünümün iyi olduğunu söylüyor. Ama psikoloji biraz bozuldu. Düzeltmek Hükümetin elinde , daha doğrusu yapacağı kararlı uygulamalarda. Not: Dünkü yazımda Prof. Fehim Üçışık ismi, sehven yanlış yazılmıştır. Düzeltir, muhterem Prof.Üçışık'tan ve okuyucularımdan özür dilerim.