S&P adlı kredi derecelendirme kuruluşu, Türkiye'nin ekonomik görünümünü pozitiften durağana çevirdi. Mutad üzere cari açığa, yükselen enflasyona, faizlere atıf yaparak riskler artıyor dedi. Çok kızdık S&P'ye... Kızmakta haklıyız da esasında... Durağan görünüm, iyileşme olmazsa not düşebilir anlamına gelir. Oysa Türkiye'nin ekonomik durumu, bırakın mevcut not düzeyini, 2-3 basamak yukarısını, yani yatırım yapılabilir seviyeyi hak ediyor, objektif bakılırsa... S&P ve diğer derecelendirme şirketlerinin raporları ve notları 2008 krizinden sonra itibardan ve çaptan düştüler zaten... Kredi notlarının nasıl manipülatif amaçlarla kullanıldığı, verdikleri notlara herkesin neredeyse 'biat' ettiği bu şirketlerin, küresel finans düzeninin oluşturduğu saadet zincirinin halkaları hâline nasıl geldiklerini son 5 yıl bize öğretti. Yeri gelmişken, bu küresel saadet zincirinin nasıl kurulduğunu ve sonra nasıl dağıldığını merak edenler için 'Inside Job' adlı belgesel filmi bulup izlemelerini tavsiye ederim. Yani S&P ve diğerlerinin ayarları kaçmış durumda ve verdikleri not ve yazdıkları raporların ciddi itibar ve tutarlılık sorunları var. Lakin; Dış ticaretin yapısında istenen iyileşmenin bir türlü sağlanamaması, cari açığın finansmanında 'doğrudan yatırım' payının bir türlü artmaması, piyasa faizlerinin ve dolayısıyla reel faizlerin bir türlü azalmaması gibi menfi unsurların da -S&P yazsın veya yazmasın- tepemizde durduğunu unutmayalım. Avrupa krizde debelenirken Türkiye'nin ekonomisinin canlı olması, kamu maliye dengesinin iyi götürülmesi gibi olumlu faktörler haklı olarak özgüvenimizi ve övünmemizi artırdı. Ancak her şeyin olduğu gibi özgüvenin de aşırısı zarardır. Biz neredeyse 'Avrupa Birliğini de biz kurtarırız, gelsinler gösterelim' havasına fazla girersek, var olan ve gözümüze miniminnacık görünen o riskler, 2 yıl sonra keyfimizi fena hâlde kaçırabilir. Türkiye kamu maliyesi kaynaklı bir iktisadi krize girmez; zira bütçe ve borçlanmayı hükümet yıllardır çok iyi yönetiyor. Lakin 'şöyle iyiyiz, böyle güçlüyüz' derken özgüvenimizin ve methü-senamızın aklıselimimizi iptal etmesine de müsaade etmeyelim. Danıştay'a ponpon... Ülke normalleşiyor diyoruz ama ideolojik vesayetin esir aldığı zihinlerin normalleşmesi zaman alacak. MEB bir genelgeyle 19 Mayıs'ın arkaik törenlerle statlarda kutlanmasına son vermişti. Danıştay o genelgenin yürütmesini durdurdu. Genelgenin iptali için başvuran 25 yaşında bir genç... 'Cumhuriyet gençlerinin birinci vazifesinin bu törenlere sahip çıkmak olduğunu' söylüyor. Vesayet düzenine karşı 'zekice düşünülmüş ironik ve çarpıcı eylemlerle' tanıdığımız Genç Siviller yürütmeyi durdurma kararını protesto için törenlerde kullanılan 'atlet, şort ve ponponları' Danıştay'a gönderme eylemi başlatmış. 'Bıktık bu totaliter rejim ayinlerinden' diyenlerin bu tepkilerini gösterebilecekleri, zeki bir eylem... www.gencsiviller.net