Sermayenin harareti
Sıcak para tabirini duymayan kalmamıştır. Ülkeden ülkeye konup göçen, kısa vadeli akışkan sermayenin piyasa jargonundaki karşılığıdır sıcak para. Biraz tercih edilen ama miktarı artınca ürkülen, ne zaman nasıl davranacağı belli olmayan niteliği sebebiyle de makro iktisatçıların ve haliyle ülke ekonomilerinin de çok haz etmedikleri yatırım tipidir. "Dünya'da her şey zıddı ile kaimdir" düsturunca da, ısısı yüksek bu sermaye tipinin bir de ters nitelikte olanı vardır: Doğrudan yatırım. Deniz Gökçe hoca'nın "soğuk para" tabirini yapıştırdığı bu sermaye tipini ise, "ağırbaşlı ve oturaklı hali" sebebiyle her ülke ve her ekonomist çok sever. Türkiye tüm doksanlı yılları bir "sıcak para cenneti" olarak geçirmiş ve sunduğu "hayal ötesi" reel faiz ile portföy yatırımlarına inanılmaz kârlar sağlamıştır. Faiz deyince, birileri kazanırken birilerinin de bunu ödediğini unutmamak lazım. Sıcak para yüzde 35-40 getiriyi istiflerken, bu bedeli de borcu katlanarak artan Türkiye ödüyordu, vergi vereniyle, çalışanıyla... Şans IMF'nin yayınladığı Dünya'nın Ekonomik Durumu raporunu okurken, azalan küresel likiditeye rağmen, gelişmiş ülkelerin doğrudan yatırımlarını artırdığı dikkatimi çekti. Sıcak para miktarı ve yönünde negatif bir değişim yaşanabilir belki ama, gelişmiş ülkelerde artan sermaye birikimlerinin yeni coğrafyalarda yatırım arayışına devam edecekleri görülüyor. Türkiye için ciddi bir fırsat. Nitekim son bir yılda ülkeye giren 30 milyar dolarlık doğrudan yatırım bunun göstergesi. Kaçırdığımızı zannettiğimiz özelleştirme trenini de bu sayede yakalar gibi olduk. 25 milyar dolarlık özelleştirme geliri, kurulduğundan bu yana ÖİB'nin toplam hasılatını bir kaç kez katlamış durumda. Görünen o ki, dünya üzerinde sermayenin harareti biraz düşüyor, sıcak para istikamet değiştiriyor. Son günlerde çokça konuşulan "global likidite daralıyor" mevzusu buradan çıkıyor. Lakin düşen hararet, Türkiye'nin uzun vadeli perspektifte işine yarayacak gibi görünüyor. Türkiye, kendine yeni adres arayan "küresel sermaye" için iyi bir alternatif olabilir. Tabii kendi gölgesi ile kavga etmez ve demokrasinin kalitesini artırmayı başarırsa...