Klişelerle konuşmaya ve düşünmeye o kadar alıştırılmışız ki... Sebep sonuç ilişkisini de kurarken klişelerin sınırladığı alan içine kendimizi mahkum ediyoruz. Cari açık çok mu büyüdü, sebebi hemen düşük kura bağlıyoruz. Yabancı portföy yatırımları Türkiye'ye mi akıyor, hemen reel faizin yüksekliğinden dem vuruyoruz. Oysa ekonomik hareketler, sistemik veya konjonktürel birçok etken dahilinde meydana geliyor. Bunlar doğru analiz edilmediğinde, sebep-sonuç ilişkisinin ıskalanma ihtimali de artıyor. Evet, Türkiye portföy yatırımları, yani sıcak para için son üç yılda bir cazibe merkezi oldu. Ama bunun tek sebebi yüksek reel faiz değildi. Dünya'daki likiditenin fazlalığı, Türkiye'nin iyileşen ekonomisinin meydana getirdiği çekicilikle birleşti. Bir de üstüne AB adaylığı gibi stratejik bir kazanım da gelince bu ülke, daha önce kendisine uğramayan fonların radar ekranına girdi. Eğer sebep sadece yüksek faiz olsa idi, bugün iki ay öncesine göre çok daha yüksek reel faiz vaadeden Türkiye, sıcak paranın çıktığı değil girdiği ülke olurdu. Tutarlılık Sermaye, ister sıcak ister soğuk olsun istikrar ve tutarlılık arar. Dünyadaki küresel türbülans sona erip de yeni denge seviyeleri oluştuğunda da sermaye yeni istikametler arayacaktır. Türkiye, son iki aydaki bu türbülansı iyi yönetememiş olsa da, hatta kendini "siyaseten istikrarsız" göstermeyi başarmış (!) olsa da, ortalık yatıştıktan sonra yeniden cazibe merkezi olabilir. Ancak öncelikle hükümetin, bu ülkede bir siyasi kaos yaşanmadığına dair çok güçlü, inandırıcı ve içi dolu mesajlar vermesi ve mevcut algı kaymasını ortadan kaldırması lazım. Bilahare de AB süreci konusunda herkesin kafasında oluşan soru işaretlerini gidermesi lazım. Ak Parti iktidarı eğer tribüne oynamak istiyorsa, gerçek oy tabanının ve sessiz çoğunluğun AB'ye karşı saf tutanlardan oluşmadığını da hatırlaması lazım. Tribündeki ulusalcılar çok vaveyla yapıyor olabilirler ama sayıca azınlıktalar. AK Parti'yi sistemin diğer partilerinden ayıran ve seçmen nezdinde itibar kazandıran özelliği AB üyeliğine yönelik samimi ve kararlı tavrı idi. Bu tavrı, ulusalcı vaveylaya kapılarak değiştirmezse, hem yabancı yatırımcı nezdinde, hem seçmen tabanında itibar kazanmaya devam edecektir.