Bu sorunun şu an için resmi bir cevabı yok. Fakat biliyoruz ki, Merkez Bankası bu yılın ikinci yarısında hızlanan sıcak para girişinden rahatsız... Dün Ocak-Ekim cari açık sayıları çıktı: 36 milyar dolar... 2009'a göre 4 kat artış demek olan bu sayı, Merkez Bankası'nın canını sıkıyor. Zira açığın yarıdan fazlası, kısa vadeli sermaye hareketleriyle, yani sıcak para ile fonlanıyor. Merkez Bankası başkan yardımcısı Erdem Başçı'nın MB'nin sitesinde bir açıklaması yayınlandı. Başçı, faiz oranlarını düşürmeyi ve MB rezervlerini artırmayı öngören "Senaryo 1"in geçerli olduğunu söylüyor. Bu ne demek? Gecelik borçlanma oranlarını düşürerek ve karşılık oranlarını yükselterek TL'nin yükselişini sınırlamak ve kredi genişlemesinin hızını kesmek demek... Başçı bunun hızla artan cari açığı frenlemek için en iyi yol olduğunu söylüyor. *** Sıcak para ile fonlanan bir cari açık ve büyüme, çok sevindirici olmayabilir. Kuşkusuz bunu hükümet de biliyor. Lakin, seçim arefesinde sıcak parayı frenleyen tedbirler almak istemeyeceklerdir. Merkez Bankası bunun farkında olduğu için, elindeki araçlarla bu freni yapmaya çalışabilir. Yarından sonraki gün PPK toplantısı var. Bugün açıklanan cari açık rakamının ışığında, toplantıdan bir faiz indirimi ile karşılık oranlarında artış çıkabilir. Halen yüzde 7 olan MB politika faizinde bir puanlık indirim herhalde kimseyi şaşırtmaz. Üstelik kasım enflasyonu sıfır çıkmışken... *** Yükselen cari açık ve bunun sıcak para ile fonlanması sağlıklı değil... Eğer döviz kurunun yapay dalgalanmalarla ekonominin dengelerini bozması istenmiyorsa, Türkiye'nin dünyadaki serseri para için cazibe merkezi olmaması gerekir. Bütçe görüşmeleri bugün TBMM'de başlıyor. Bakalım bütçe konuşmalarından sıcak para ve cari açık için "sadra şifa" bir şeyler çıkacak mı?