Sinirlilik hali

IMF ile anlaşma gecikiyor. "Kerkük eksenli Kuzey Irak" asap bozmaya devam ediyor. Diğer taraftan, birkaç gündür hem hükümeti hem de kamuoyunu gerecek, biraz da manipülatif haber ve konular da alttan alta servis yapılıyor. Eminim siz de farkındasınızdır: Sinirler yavaş yavaş geriliyor. Gergin sinirler en başta ekonominin keyfini kaçırır. Aylar öncesinden açıklanan bir irade beyanı olmasına rağmen, üstelik istenilen tüm yapısal reformlar (bankacılık, sosyal güvenlik, gelir idaresi ) "malum" olmasına rağmen, IMF ile bir tıkanıklık hali var ortada. Hükümet üyeleri ne zaman sorulsa, "mesele yok, yasaları meclise sevkedebiliriz" diyorlar. "Tamam, sevkedin o halde" diyecek olsak, ortada bir hareket görünmüyor. Sorulduğunda problem yok deniyor ama stand-by da imzalanamıyor bir türlü. Adı konulmamış bir hoşnutsuzluk seziliyor iktidar cephesinde... Sükunet Hasılı kelam, Hükümet kanadındaki "örtülü sinirlilik hali" piyasaya da sirayet etmeye başlıyor gibi... Oysa ne Kerkük, ne de IMF büyük potansiyel sorun teşkil etmemeli diye düşünüyorum. Kuzey Irak'taki gelişmeler "malumu ilam"dan başka bir şey değil. Kerkük bir sorun ise de dün ortaya çıkmadı ki ; on yıllardır hep vardı. IMF ile neden iplerin gerildiğini ve neyin beklendiğini ise anlamak gerçekten mümkün değil. Adamlar yeni bir şart dayatmadılar, ek taleplerle gelmediler. Geçmiş program döneminde zaten var olan ve gerekliliği konusunda kimsenin itiraz etmediği yapısal reformların "yasama sürecine" girmesini beklediklerini söylediler. İster bürokratik direniş deyin, ister siyasi tereddüt... Kimsenin aksini iddia etmediği, herkesin gerekliliğinde hem fikir olduğu ama "ne hikmetse" bir türlü ilerleyemeyen bir yapısal reform süreci... Mevcut durumun önce hükümette, sonra da kamuoyunda gerdiği sinirler... Hükümetin öncelikle üzerindeki gerginliği atmasında, sonra da duran reform sürecini harekete geçirmesinde veya gecikiliyorsa da neden gecikildiğini kamuoyu ile paylaşmasında fayda olduğunu düşünüyorum. Ne dersiniz ?