Sıradaki mevzu gelsin, bağrışalım

A -
A +

Düzenin yargı sistemi dökülüyor; bunu enine boyuna tartışmak yerine karşıtlar-taraftarlar diye ikili saf düzenine geçiyoruz. Tepenin birine -inşaat bittiğinde heykel olacağı söylenen- beton bloklar dikiyorlar; haydi bakalım, bu defa "ucube mi, sanat mı" diye ikili maç yapmaya başlıyoruz. Dizi manyağı olmuş Türkiye'de, tek gayesi reyting olan eğlence kanallarından biri "vasat dizilerden birini daha" yayınlıyor. Yine önce ikiye ayrılıp sonra birbirimize giriyoruz. Gelişmiş ülkelerde uygulananlara benzer olduğu söylenen "alkol düzenlemeleri" yapılıyor. Alkolikler-dini bütünler şeklinde didişiyoruz. Ve bunun gibi onlarca başka örnek... *** Bu ülkede hiçbir şey yamultulmadan, demagojiye, saplantılara, elitizme kurban edilmeden tartışılamayacak mı? Bu ülkenin her yurttaşı "sanat eseri" diye önüne konulan her "şeyi" beğenmek zorunda mı mesela? Veya kötü bir senaryo ile çekilmiş alelade bir TV dizisinden tarih tezleri üretmek çok mu doğru yani? Vara yoğa bu kadar çok tartışmak, bu kadar çok çemkirmek, itişmek elzem midir? *** Şu heykel tartışmalarındaki sakilliği, lüzumsuzluğu, koca koca akademisyenlerin, gazetecilerin TV'lerde "gözlerini pörtleterek" saatlerce bağrışmalarını izledikçe, kendimi uzaylı gibi hissediyorum bazen... TV'lerde ota, çöpe, her şeye dair tartışabilen, tartıştığı her konuyu mecrasından çıkarmayı beceren mugalata üstadlarına baktıkça "bu insanlar gerçekse ben neyim" diyorum kimi zaman... *** Çok ciddi ve hayati olabilecek bir mevzuyu, mesela çöken yargı sistemini hükümete çakmak için vulgarize edebilenler, Bilmem neredeki heykelimsi nesne için söylenmiş bir kelimeden hayat tarzı tehlikesi çıkarabilenler, Siz ne kadar kasarsanız kasın, hayat yalın ve bir o kadar da değişerek devam ediyor.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.