Sivil vesayet veya gulyabani

H. Rahmi Gürpınar'ın "Gulyabani" romanını bilirsiniz. Bir köşkte yaşayanlara kâbuslar yaşatan ama uydurma olduğu ortaya çıkan sahte canavar... CHP'nin "askeri diktaya da sivil vesayete de hayır" pankartlarını gördükçe, Nuray Mert gibi kerameti kendinden menkul aydınların "hayır, bin kere hayır" çığlıklanmalarını okudukça, "ne ki bu sivil vesayet?" merakına duçar oldum. Meğerse neymiş biliyor musunuz? HSYK ile Anayasa Mahkemesi'nin üye sayıları artacak ve üyelerin bir kısmı TBMM, bir kısmı da barolar ile hakim ve savcılar tarafından seçilecek ya... İşte bu sivil vesayet oluyormuş! Nasıl mı? 17 üyeli yeni HSYK'nın 4 üyesini Cumhurbaşkanı, hukuk akademisyenleri ile avukatlar arasından seçecek. Diğer 13 üye ise Yargıtay, Danıştay, Adalet Akademisi ile Türkiye'de görev yapan 12 bin hakim ve savcı tarafından seçilecek. İşte bu vahim(!) durum, yargıyı siyasi müdahaleye açık hale getiriyormuş! *** Peki mevcut durum nasıl? HSYK'nın 7 üyesinden 5'ini Yargıtay ve Danıştay üyeleri seçiyor. HSYK da Yargıtay ve Danıştay üyelerini... Referanduma "sivil vesayet gelir" gerekçesiyle hayır diyenlere göre bunda bir sakınca yok! Yargısal bir kast filan da oluşmuyor! Ama değişiklikle üye sayısı artıp kompozisyon çeşitlenince sivil vesayet oluşuyor, öyle mi? Bırakın Allahaşkına! *** Hayır diyecek olanlardan önemli bir kısmı, AK Parti dünyanın en özgürlükçü anayasasını da getirse, sırf AK Parti olduğu için hayır diyeceklerden oluşuyor. Onlara söyleyecek lafım yok, zira nefret ve fanatizm gibi aklı devreden çıkaran duygularla maluller... Ama suret-i haktan görünüp, özgürlükçü ve demokrat pozlar verip de "hayır" için "sivil vesayet" türünde gulyabaniler üretenlere ne diyeceğiz? Nuray Mert'ler, Yavuz Semerci'ler "hayır" derken eleştirdikleri(!) mevcut düzenin devamına koskoca bir "evet" demiş olmuyorlar mı? Mertçe çıkıp "AKP'den nefret ediyorum, o yüzden oyum hayır" demek yerine bu kadar zorlama gerekçe üretmek niye?