Türkiye'nin "dev karadeliği" olan sosyal güvenlik sistemi, çalışan nüfus için hakikaten gelecek güvencesi sağlıyor mu bilmiyorum. Her sene milyarlarca dolar açığı bütçeden kapatılan, emekliliğin güvence olmaktan çıktığı bir sistemin geleceği de çok aydınlık olamaz ki. SSK'sıyla, Bağ-Kur'uyla, Emekli Sandığıyla sadece bugün bütçeyi kemirmiyor, geleceğini de tüketiyor sistem. İşte bu sebepten Sosyal Güvenlik Reformu hayati öneme sahip. Boşa geçen her gün gelecekten de bir günü götürüyor aslında. Sendikalar, işveren kuruluşları, hükümet, muhalefet ve bu konudan menfaatdar olan herkes düşünüyordur herhalde bu durumu. Sosyal güvenlik sistemlerinin en büyük girdisi, çalışanların ödediği primlerdir. Peki çalışanların ücretlerinden kesilen primler oran olarak yetersiz mi acaba diye düşünebilirsiniz. Hayır tam tersi; Türkiye, çalışanından kestiği prim ve vergiyle "oran olarak neredeyse dünya şampiyonu." Bugün ücretler üzerindeki yasal ödeme yükü ne kadar biliyor musunuz: yüzde 70. OECD ve AB ülkelerinde, yani sosyal güvenlik sistemleri bizden çok daha iyi çalışan, emeklilerin "doğru dürüst yaşayacak" maaş aldıkları ülkelerde ise bu oran yüzde 30-40'larda. Yaman çelişki Peki nasıl oluyor da oluyor bu dengesiz yapı? Çok basit: Vergide olduğu gibi burada da devlet "tuttuğundan alıyor, kalanı koyveriyor." Gelin oranlara bakalım. Çalışma çağındaki nüfus içinde sosyal güvenlik sistemine prim ödeyenlerin oranı Danimarka'da yüzde 88, Almanya'da yüzde 82, Polonya'da bile yüzde 64. Türkiye'de ise -sıkı durun- sadece yüzde 27. Yani çalışma çağındaki nüfusun dörtte üçü için prim falan hak getire. "İşsizlik var" diyebilirsiniz ama bu ülkede her dört kişiden üçü de işsiz değil ki. İşte sosyal güvenlik sisteminin "tekerinin kırıldığı" yer burası. "Yaşayan en kıdemli poltikacı"nın bu ülkeye hediyesi(!) olan erken emeklilik ile beli iki yerden kırılan sistem, bir de kayıtdışı istihdam ile tamamıyla mefluç hale gelmiş vaziyette. Öyle bir kısır döngü ki...Primler yüksek olduğundan dolayı işveren prim ödememek için kayıtdışı işçi çalıştırıyor. Kayıtdışı istihdam yüzünden yeterli prim toplayamayan sistem de mevcut oranları yüksek tutmaktan başka çare bulamıyor. Meclisteki reform tasarısı, bu sarmaldan çıkmanın son çaresi. Tabii yasalaşırsa...