Yerli ve yabancı yatırım bankalarının Türkiye raporları geldikçe hepsinin ekonomik tahminlerini iyileştirdiklerini görüyorum. Enflasyon tahmini 14'ten 10'a, dolar kuru tahmini 1.40'tan 1.25'e çekiliyor. Risk primleri azaltılıyor, dolayısıyla yıl sonu faiz tahmini 1.5 puan aşağıya çekiliyor. Doğrudan yabancı sermaye tahmini yeniden 15 milyara yükseltilirken, iki yıllık perspektifte 40 milyar dolar DYS girişi bekleniyor. İMKB için daha önce "tut"a çevrilen tavsiyeler tekrar "al"a dönüştürülüyor. Tüm bu tahmin iyileştirmelerini ve beklentilerin olumluya dönüşmesini de tek bir gerekçeye bağlıyorlar: AK Parti'nin kapatılmaması, dolayısıyla siyasi riskin azalması... *** Güzel ama, mart ayından beri Türkiye faize en az iki puan daha fazla ödüyor. Borsa şirketleri değerlerinin % 20'sini kaybettiler, şimdi onu toparlamakla meşguller... En önemlisi hızla ve kesintisiz büyümesi gereken bu ülke dört koca ay kaybetti. Demokratik görünümü zedelendi; hukuk algısı hasar gördü. Tüm bunlara değip değmediğini sizin takdirinize bırakıyorum ama yatırım raporlarının iyimser havasını gördükçe "eşeği önce kaybedip sonra bulan adamın sevincini" hatırlıyorum. *** Türkiye ekonomisiyle, sosyal yapısıyla ve demokrasisiyle gelişiyor ve gelişecek. Bu geri döndürülemez bir süreç... Üstelik bu ülkeyi seven ve farklılıkların aynı zamanda birer zenginlik olduğunu bilen her insanı sevindirmeli... Lakin, statükonun bu kadar dirençli olduğu, bürokrasinin özgürlüklerden bu kadar korktuğu, küreselleşmeyi neredeyse ihanet olarak görenlerin seslerini bu kadar yükseltebildiği bir ülkenin, gelişim, değişim ve uygarlaşma yolunda ayağının zaman zaman tökezleyebileceği gerçeğini de zihnimizin bir köşesinde tutmamız gerektiği aşikâr... Parti kapatma davası denilen garabet süreç bunu bir kez daha hatırlattı bizlere... ..... (*):Sui generis: nev'i şahsına münhasır, kendine özgü.