2008 bütçe hedefleri açıklanmış, Faiz dışı fazla oranı aşağıya, büyüme oranı yukarıya çekilmiş. Ekonominin yönü açısından çok önemli mevzular. Haliyle yazı mevzum da bu olmalıydı aslında. Lakin, yarın bu ülkenin demokrasi kalitesi ve özgürlüklerinin genişlemesi ile ilgili çok önemli bir eşik geçilecek. Oligarşik elitin ısrarlı itirazlarına rağmen, Cumhurbaşkanını halkın seçmesini de içeren Anayasa değişikliği halkoyuna sunulacak. 367 garabetinin yaşandığı günlerde Meclis'e girmeyen statüko muhafızları, şimdi de referanduma gitmeyecekler. Oysa bu ülke, korkuların esaretinden kurtulmak, donup kalmış resmi söylemin cenderesinden çıkmak istiyor. Bu güzel ülkenin insanları yönetime daha çok katılmak, refahtan daha çok pay almak istiyor. Özgürleşmek istiyor. Yaşamına, kıyafetine, fikrine, tercihine müdahale edilmeden yaşamak istiyor. İrade Halkı "kara kalabalık" olarak gören, sosyal yaşam alanlarını kendi inhisarında zanneden, insanların hayatına, fikrine ve tercihlerine müdahaleyi kendinde hak gören elit zümre, "halkoylaması" kavramına tabii ki alerji duyacaktır. Sandığa gitmeme kararı, bu tepeden bakan tavrın tezahürüdür. Bir fert olarak bu jakoben tavrı kabul etmediğim için, dayatmaların bu ülkenin rutini olmasını istemediğim için, demokrasinin "bir varmış, bir yokmuş" olmaması için, geleceğimizi korkuların değil umutların, basmakalıp ideolojilerin değil özgürlüklerin şekillendirmesini istediğim için katılacağım referanduma. Referandum sürecinin hukuki ayrıntıları, prosedürel hatalar vesaire değil önemli olan. Bu bir demokrasi eşiği ve ben ülkemin uygar demokratik toplumlar arasında yerini almasını istiyorum. Referandum bir turnusol kağıdı... Statükoya karşı değişimi, dayatmaya karşı demokrasiyi, korkulara karşı umudu, tabulara karşı özgürlüğü savunanların rengini gösterecek bir turnusol kağıdı...