Velhasıl onlar vurdu biz büyüdük kardeşim Biz tüzüklerle çarpışarak büyüdük kardeşim - Ece Ayhan 5-6 yıl önce bir kitap okumuştum: Tarz-ı Hayat'tan Life Style'a(*)... Tüketim kalıplarının insanların hayat biçimlerini belirleyen -neredeyse- tek unsur hâline geldiğini güzel metaforlarla anlatan bu kitabı zihnime yeniden düşüren, son iki haftanın içki ve heykel gulgulesi oldu. Her söz, tavır, hatta mimikten bile "hayat biçimimize müdahale var" korkusu peydahlamak nasıl bir ruh durumudur anlamaya çalışıyorum. Neredeyse 10 yıldır bu terane var. Lakin hayat tarzı vaveylası yapanların hayatlarında bir kötüye gidiş yok. Olmasın da... Yedikleri de giydikleri de içtikleri de kullandıkları da eskiye göre daha çeşitli, renkli ve kaliteli... *** Hayat tarzını belirleyen sadece tüketim kalıpları mıdır? Ne yediğiniz, ne giydiğiniz midir sizin hayatta nerede durduğunuzu gösteren? Peki ya hisler, aidiyetler? Dürüst olmak, müşfik olmak, aktivist olmak, inanmak veya inanmamak, yaşayışınızı da biçimlendirmez mi? Herhangi bir tüketim ürünü veya statü sembolü kullanmadan hayat tarzı tarif etmek mümkün değil mi? *** Esasen bugün hayat tarzı yok, life style var. Seçkinci bir bakışın dayattığı kalıplar var. Kapitalist düzenin ve onun muktedirlerinin dayattığı tüketim kalıpları... Şunu giyeceksin, bunu içeceksin, buraya gideceksin...gibi. O halde; Ne çıkan içki yönetmeliği, ne de Başbakan'ın heykele ucube demesi korkutmasın "hayat tarzı savunucularını"... Esas korkmaları gereken, kendilerine ait zannettikleri ama kendi iradelerinin dışında hayatlarına sokulan ve "işte sizin hayat tarzınız budur" diye dayatılan tüketim kalıplarıdır. Yönetmelikle, tüzükle hayat tarzı değişmez. Üzerinize abanan küresel kapitalizmdir hayat tarzınızı değiştiren... Hatta kişiliğinizi ve değer yargılarınızı da... ..... (*): Kitabın yazarı Rifat N.Bali, yayın yılı: 2004