Sivilleşmekten, özgür ve demokratik ülke olmaktan, değişimden bahsedip duruyoruz. Lakin bir zümre var ki, orada bir değişim beklemek galiba beyhude... Kendilerine bir de afilli bir 'merkez' ön adı yakıştıran medyadan bahsediyorum. TSK bir tatbikatı iptal etti 3 gün önce... Sebep tekniktir, Balyoz'dur ayrı konu... Ama bu iptal 'merkez!' medyanın, hele de Ankara gazetecilerinin bir ilgisini çekti ki sormayın! Derhal manşetten gördüler haberi; G.Kurmay'dan 'iyi haber alan' gazeteciler hemen devreye girdi. Acaba asker hükümete tepki mi koymuştu? Balyoz soruşturmasına karşı bu örtülü bir uyarı mıydı? Cemil Çiçek GK Başkanı ile görüşmeye niye gitmişti? Bizim 'merkez' medyada bir etekleri zil çalma durumu ki, evlere şenlik... Demokratik hiçbir ülkede bir askerî tatbikat iptali, manşetlere, son dakikalara çıkmaz. Ha, demokratik bir ülkede, askerî sebepler dışında tatbikat iptali de olmaz, o da ayrı konu... Ancak, 'asker refleksinin' medyanın ta içine kadar nasıl işlediği, ülke ne kadar değişirse değişsin medyayı yöneten zihniyetin 'taş gibi yerinde' durduğu şu tatbikat iptaliyle bir kez daha aşikâr oldu. 'Genlerimizde darbecilik var' diyen Birand haksız mı? Ne unutması! 4 darbe, bir muhtıra... Balyoz gibi 'plan semineri' aşamasında kalmış 'sayısı bizce bilinmeyen' darbe teşebbüsleri... 60 yaşında bir yurttaşın hayatına sığıyor hepsi... Dün 27 Mayıs için yapılan klişe konuşmalarda 'darbeleri -artık- unutmak istiyoruz' deniyordu. Oysa unutmayı bırakın, hep hatırlamak lazım. Sadece darbecilere hınç duymak için değil; ideolojik vesayete, her türlü müdahaleye karşı bilincimizi açık tutmak için... 27 Mayıs'a 'devrim' diyen sadece Tarık Akan değil... Bir sürü Tarık Akan'lar var; kendilerini solcu, özgürlükçü diye yutturmaya çalışan jakobenler var. Twitter'da '27 Mayıs devrimdir' mesajları ortada uçuşurken naif bir eda ile 'unutmaya çalışmak' yerine '27 Mayıs darbedir, bu ülkeye takılan askerî vesayet boyunduruğunun başladığı gündür' diye ses yükseltmek gerekir. Facebook'u kapatın! İnternet filtreleri gürültü koparınca, 'malzeme çıkar ümidiyle' her velveleye dalan Kılıçdaroğlu 'internete yasak getirilemez' demişti. Aynı Kılıçdaroğlu 2 yıl önce kendi aleyhindeki bir facebook grubu yüzünden facebooka erişim kararını mahkemeden çıkartmış, kararı uygulamadı diye de TİB Başkanı'nı savcıya şikâyet etmişti. Şaşırmadınız tabii... 'Dün dündür' mü dediniz? E akıl hocası kim?