Bu ülkede, yaşı 30'dan yukarı olan herkes 28 Şubat'ı hatırlar, değil mi? Yalan haberin, kurmaca haberin, suçlayıcı haberin feriştahının yapıldığı o dönemde medya post modern darbenin alenen yedeğine alınmıştı. Karargâh emrediyor, yazarlar, gazeteciler(!) istenileni yazıyor veya yazmıyordu. Manşetler 'darbeyi haklı çıkarmak için' atılıyor, aslı astarı olmayan birçok hezeyan 'gerçekmiş gibi' servis ediliyordu. Karargâh'tan bir general telefon açıp, beğenmediği bir yazı veya haberden dolayı fırça atabiliyor, medya ise esas duruşta dinliyordu. *** Türkiye yakın geçmişiyle yüzleşmeye başladı. Hâliyle, askeri ve ideolojik vesayetle ve onun oluşturduğu asimetrik ilişkilerle de yüzleşiyor. Peki bu ilişkilerin göbeğinde yer alan medya bundan vareste kalabilir mi? Kalamayacağı aşikâr... Ergenekon yapılanmasının asker, bürokrat, polis var da, medya ve iş dünyası ayağı yok mu? Kaldı ki, medyanın vesayet düzenine nasıl payandalık yaptığını bilmek için çok araştırmaya gerek yok. 28 Şubat aşikâr örneklerle dolu zaten... Bugün "baskı var, yazamıyoruz, sivil dikta diye çığlıklananlar" o gün ne yapıyorlardı? Birkaç istisna dışında tam kadro Genelkurmay'da brifing alıyor, karargâhla iyi geçinmenin yolunu arıyorlardı. *** Türkiye'de gazetecilik özgürlüğünü sorgulamadan önce, medyanın "kurgusal gerçeklik" üreterek toplum mühendisliği yapma hırsını yapısını sorgulamak lazım... 28 Şubat'ta ayyuka çıkan bu durum, sonraki yıllarda devam etmedi mi sanki? Malezyalaşma kampanyaları, 'başını açtığı için yakılan kız' haberleri... 'Yok sayılan' darbe günlükleri, Dink cinayetini, Yargıtay baskınını 'alenen çarpıtma' çabaları... Karakol baskınlarında, patlayan mayınlarda ortaya saçılan gerçekleri 'görmezden gelme' uğraşları... Zar zor ayakta kalabilen küçük bir gazete, Taraf yayınlamasaydı, bugün neredeyse kanıksadığımız dehşet verici gerçeklerin, delillerin yüzde birini bile bilmiyor olacaktık. *** Gazeteci değilim, dolayısıyla ahkam kesmek durumunda değilim. Lakin, bu ülkede mesleklerine değer veren gerçek gazetecilerin önce 'içinde bulundukları medyanın yakın geçmişiyle' yüzleşmeleri gerektiğine inanıyorum. O yüzleşme ve arınma olmadan özgürlüğün söylemi de eylemi de havada kalıyor. ..... (*): Bilmezden gelme. ..... www.twitter.com/mustafaselcuk