Tehdit ve fırsat

A -
A +

Savaşın kara bulutları tüm dünyanın üzerinde yoğunlaşmış görünüyor. Ortadoğuda mevcut statükonun değişeceği ve ABD'nin tüm ağırlığıyla bu bölgeye abanacağı neredeyse kesin gibi. Silah denetçileri, barış görüşmeleri bir tiyatronun sahneleri gibi görünüyor. Burnumuzun dibindeki Irak'da, belki savaş belki sınırlı bir silahlı müdahale ile ama her halükarda yönetim değişikliği ve yeni dengeler oluşacak. Türkiye'nin de bu durumdan en çok etkilenecek ülkelerden birisi olacağını kestirmek zor olmasa gerek. Etkinin şekli ve şiddeti hakkında en kötümserinden iyimserine kadar bir hayli senaryo, varsayım, rakam ortalığı doldurmuş durumda. Toplum üzerindeki tedirginlik ve paniği artırma konusunda medyamızın da katkısını inkar etmemek gerek. Yanıbaşımızdaki bu durumun narin ekonomimizi etkileyeceği kesin ama tehditler ve fırsatların sağlıklı bir analizinin yapıldığını söylemek maalesef mümkün değil. Savaş tabii ki kötüdür Aklı selim ve insaf sahibi hiçbir türk vatandaşının savaşı arzu ettiğini düşünüyorum. Ekonomik, sosyal ve insani birçok problemin savaşla beraber ülkemizi etkisi altına alacağı görülüyor. Ancak, Türkiye'nin samimi çabasına rağmen, inisiyatifinin dışında başlayacak bir silahlı müdahalenin etkilerini de iyi analiz etmek gerekiyor. Kısa vadede oluşacak menfi etkilerin sınırlı kalacağı bir savaşın ekonomik olarak ülkemizi çökertmeyeceğini öngörmemiz lazım. Gereğinden fazla kötümserlik en çok bize zarar verir. Bir düşünelim: 1. Körfez krizinde Türkiye'nin en büyük dış ticareti Irakla idi, petrol boru hattı çalışıyordu ve güneydoğudaki terör mücadelesine milyarlarca dolar gidiyordu. Patlayan savaş da haliyle Türkiye'nin belini bükmüştü. Halbuki şu anda Türkiye'nin Irakla ticareti o zamana göre çok düşük düzeyde. Petrol boru hattı zaten çalışmıyor ve terör mücadelesine çok para harcanmıyor. O halde, muhtemel bir savaşta Türkiye'nin kaybı, önceki Körfez Krizine göre daha sınırlı kalabilecektir. Petrol fiyatlarındaki artış ve askeri harcamaların biraz artması gibi sebeplerle kısa vadede ekonomide bazı olumsuzlıklar yaşanabilir ama, bunlar telafi edilebilir boyutta kalacaktır diye düşünüyorum. Ancak... Türkiye ekonomisinin bıçak sırtında olduğu ve sürdürülen ekonomik programın ana hatları ile korunmasının hayati önemde olduğunu hükümetin icraatlarıyla teyit etmesi gerekir. Ekonomide yapılacak radikal ve yapısal yanlışlar, savaşın sınırlı kalabilecek etkisini bir anda kat kat artırabilir ve çok kötü bir tablo ile karşılaşabiliriz. Hükümetin ekonomiye güven telkin edecek icraatlarla enflasyonu ve faizi düşürecek sıkı para politikasına ve mali disipline önem verdiğini göstermesi piyasaların savaşı daha güçlü göğüslemesini sağlayacaktır. Yatırımcının durumu Borsa, tarihinin en düşük seviyesinde , gayrimenkul fiyatları diplerde , reel faizler 2003 enflasyon hedefine göre % 25 seviyesinde. Bunun yatırımcı için anlamı, orta vadede önemli yatırım ve kazanç fırsatları demektir. Diğer bir ifade ile, muhtemel bir savaşın bu piyasaları çok daha kötü noktalara götürmesi ihtimali zayıftır. Ekonomi yönetimi büyük hatalar yapmaz ve program hedeflerine sadık kalırsa, savaşın kötü etkilerini daha iyi yönetebilir ve etkisini de sınırlayabilir. Böyle bir durumda, yatırımcının belli bir süre sonra pozitif kazanımlar sağlaması da imkan dahilinde olur. Turizm gelirleri dışında, Irak müdahalesinin ekonomiye çok fazla kötü etkisi olmayacağını düşünürsek, önemli olan iktidarın ekonomi yönetimi alanında göstereceği basirettir. Bu sebeple de, piyasaların bir gözü Irak'da iken, diğer gözü de hükümetin ekonomi uygulamalarında olmalıdır. Kısacası, basiretli ve akılcı düşünen bir iktidar ile Türkiye savaşın etkilerini sınırlayabileceği gibi, yatırımcılar da orta vadede fırsatlardan istifade edebilecektir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.