Tek parti iktidarının anlamı nedir?

A -
A +

Bir ülkede yaşayan herkesin kendisini yönetenler hakkında birbirinden farklı talep ve şikayetleri olur. Bu durum Türkiye'de de farklı değildir. Ancak, bizim ülkemizin yıllardır hasret olduğu ve hep aradığı bir unsur var: İstikrar ve süreklilik. 3 kasım seçimlerinde ortaya çıkan siyasi tablo, uzun bir aradan sonra bu eksikliğin de giderileceği yönünde ciddi umut verdi. Büyük ekseriyetle parlamentodan çıkan tek parti hükümeti herkesi iyimser ve umutlu bir havaya soktu. Hepimiz, yıllardır koalisyonlar ve uyumsuzluklar sebebiyle yaşadığımız istikrarsızlığın, hedefsizliğin ortadan kalkacağını ümit etmeye başladık. Zira tek parti iktidarı demek, hızlı kararlar, uyumlu icraatlar demekti. Çekişmesiz ve çelişkisiz bir siyasi irade demekti. Ak Parti'nin verdiği ilk görüntü de iktidara hazırlıklı ve planlı geldikleri, ekonomik gerçeklerin farkında olarak uyumlu bir çalışma ortamı oluşturacakları şeklinde idi. Ekonomide tek seslilik Piyasa bu istikrar beklentisine iyi prim verdi. Faizler ve döviz hızla geriledi, borsa yatırımcısını güldürdü. Hükümetin AB konusunda sergilediği azim ve koordineli çaba da piyasa tarafından çok geniş anlamda kabul gördü. Yatırımcılar, işadamları, bankacılar hükümetin uyumlu ve programlı bir şekilde ekonomik sorunların üzerine gideceğine iyice inandılar. Yapısal reformlara devam edileceği, enflasyon mücadelesinin süreceği, IMF ile zıtlaşmaya girilmeyeceği yönünde beklentiler iyice sağlamlaştı. Kısacası, bir çok kesim tarafından tereddütle bakılacağı sanılan Ak Parti iktidarı, piyasalarda kendisine kuvvetli bir kamuoyu desteği ve güven buldu. Bir hükümetin, işe başlarken böylesi bir desteği elde etmesi çok önemli bir avantaj , bunu tespit etmek lazım. Peki hükümet bu avantajı nasıl kullanıyor ? Akortsuz orkestra Bölünmüş ekonomi yönetiminin bir koordinasyon sorunu yaşayacağı şimdiden ortaya çıkmaya başladı. Ekonomik kararlarda hükümetin bir bütün olarak öncelikleri değil, her bakanın kendine göre öncelikleri ve fikirleri gündeme gelmekte. Bir bakanın beyanatını diğeri nakzedebiliyor, bazı bakanlar kendi yetki alanlarına girmeyen konularda açıklama yapıp sonra tavzih ediyorlar. İstikrar programının temel noktaları olan kamu ihale yasası, faiz dışı fazla, parasal genişleme gibi konularda hükümette bir görüş birliği olmadığı inancı giderek kuvvetleniyor. Hakkını teslim edelim, hükümet üyeleri de bu inancı pekiştirmek için bir hayli gayret sarfediyorlar ! Mesela Kamu İhale Yasası . İstikrar programının temel taşlarından olan ve kamunun ihale israfına, kaynak savurganlığına ilaç olacak bir yasanın yürürlüğe girmesi erteleniyor. Üstelik de bu yasa, Ak Parti'nin mücadele edeceğini söylediği yolsuzlukları engellemek için önemli bir enstrüman. Taşeronluk sistemine çeki düzen verecek bu yasanın ertelenmesi, hükümetin kendi siyasi destekçilerine ihalelerden kaynak aktarabilme girişimi olarak algılanıyor. Böyle bir girişim, ekonominin belası olan yolsuzluklarla mücadeleyi ana hedeflerine koyan bir iktidarın itibarını aşındırmaktan başka ne işe yarayabilir ? Bürokrasi ve iktidar Diğer taraftan iktidar, bürokrasi ile uyumlu çalışması gereken ekonomik kararlarda çelişkili açıklamalarla piyasaları tedirgin ederken, Kıbrıs konusunda çözümsüzlüğü esas alan şahinler bürokrasisinin etkisine giriyor. Oysa iktidarın başlangıçta Kıbrıs konusundaki pragmatik ve devlet bürokrasisinden farklı görünen söylemi, çözüm isteyenleri umutlandırmışken, şu anda resmi söylemin bu konuda iktidarı yönlendirdiğini görüyoruz. İktidarının ilk günlerinde piyasalardaki bahar havasından haklı olarak övünç payı çıkaran hükümetin, faizlerin ve dövizin son bir haftadaki hızlı çıkışının ve borsanın kayıplarının sebeplerini de kendi içinde araması gerekir. Hükümetten gelecek uyumlu ve güven verici açıklamalar, şu anki olumsuz havayı daha derinleştirmeden iyimserliği yeniden tesis edecektir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.