Tekamül hiç kolay değil

A -
A +

Gelişmek, dönüşmek fertler için de toplumlar için de, kurumlar için de her zaman meşakkatli olmuştur. Gelişmek için önce çaba gerekir, ciddi bir çaba... Sonra azim gerekir, sabır gerekir. Bunlar da yetmez, bir de gelişime ve değişime karşı ortaya çıkan dirençle mücadele etmek gerekir. Bireyin şahsi gelişiminde kimi zaman nefsidir direnen, kimi zaman önyargıları, korkuları. Kimi zaman da insanın konformist özellikleridir değişime karşı direnci artıran. Doğru bildiklerinin yanlış, yanlış bildiklerinin doğru olabileceği ihtimali, belli ön kabullerle şekillendirdiği hayatının veya fikirlerinin değişebileceği ihtimali kimi zaman tedirgin eder insanı. Birey'in şahsi planda değişimden korkmasının belki naif bir tarafı olabilir. Ama kurumlar, devlet yönetimleri, ülkeler gelişmekten ve değişmekten korkarlarsa kaybeden toplum oluyor. Hele bir de direnç oluşursa... Korku ve özgüven İnsanı da kurumu da devleti de değişime karşı dirençli hale getiren, biraz da özgüven eksikliğidir aslında... Değişimin getireceği yeni dinamiklere ayak uyduramama korkusu, yetersiz kalma endişesi gibi tedirginlikler insanlarda "hiç değişmeden öylece kalalım" güdüsüne yol açıyor. Her değişim, her tekamül "kalite çıtasını biraz daha yükseltiyor"; standartlar artıyor. Eski düzende "hasbelkader" bir yer kapmış ama niteliklerinden, eğitiminden, yeteneğinden emin olamayan insanlar, değişen şartların gerekliliklerine uyum sağlayamayacakları endişesiyle, başlıyorlar itiraz etmeye. Oysa iktisadi ve sosyal iyileşmenin vazgeçilmez unsuru "iyiye doğru tekamül" değil midir? Türkiye 2001'da kafasına yediği balyozdan sonra silkinip bir dönüşüm ve gelişim çabasına girdi. Eskinin alışkanlıkları, kabulleri, düzenleri, ilişkileri değişimin dinamikleriyle sorgulanmaya ve sarsılmaya başladı. Bu düzenden, bu ilişkilerden nemalananlar ise statükolarını kaybetme korkusu ile itiraz etmeye ve direnmeye başladılar. AB kriterleri devlet yönetimini, özgürlükleri yeniden tarif edince, ikballerini statükonun devamında görenler itirazlarını daha sesli dile getiriyorlar artık. Son haftalarda giderek yükselen hamasi reaksiyonları bu açıdan değerlendirmenizde fayda var.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.