Tören komedyaları

A -
A +

Edirne'nin kurtuluş töreninde avcılar hayvan ölüleriyle geçit resmine katılınca kıyamet koptu. Gerçi iş bununla kalmamış, avcılar valiye öldürdükleri tavşanları hediye etmeye de kalkmışlar. Aman efendim olur muymuş, hayvan ölülerinin resmî geçitte ne işi varmış! Olmaz tabii ki, öldürülmüş hayvanlarla ahalinin önünden böyle geçilmez, geçilmemeli... Ancak, Edirne'deki -veya neredeyse her il ve ilçedeki- kurtuluş törenlerinde yadırganacak başka şey yok mu? Daha doğrusu, kanunla, resmî zorlamayla kurtuluş töreni, Atatürk'ün geliş yıl dönümü kutlaması gibi sakil ritüeller böyle devam edecek mi? Şehrin en büyük caddesinden askerî kıtalar, uygun adımda yürütülen öğrenciler geçecek; 80 yıldır "üstü açık arabanın üstünde ayakta dikilen vali, belediye başkanı ve garnizon komutanı" halkı -gerçekte oraya getirilen memur ve öğrenciler ile yoldan geçen meraklı birkaç vatandaşı- selamlayacak. Ve totaliter devlet kalıntısı bu gösteriler hâlâ devam edecek! *** Okullarda sabah ve akşam bayrak töreni yapılır; çocuklara "hizaya geçmeleri ve sessiz durmaları" hoparlörlerle bağırılır. Yine o küçücük çocuklara sabahın ayazında "andımız" haykırtılır. 10 Kasım'larda sokakta, vapurda, hastane bahçesinde, belediye otobüsünde herkes ayağa dikilir. Üstelik bütün bunlar resmî mecburiyet olarak yapılır, yaptırılır. Oysa kutlamalar veya anmalar vatandaşın gönüllü katılımı esasına göre yapılsa, Şehirler, ilçeler kurtuluş günü kutlayıp kutlamayacaklarına ve nasıl kutlayacaklarına serbest iradeleriyle tercih etseler ne olur? Hiçbir şey olmaz. Daha doğrusu, hiç işgal edilmemiş Mardin'de 90 yıl boyunca yapılan kurtuluş töreninin, gerçek ortaya çıkmasına rağmen "resmî emir gelmediği için" 91. Yıldönümünün kutlanması gibi komiklikler yaşanmaz. Yani devlet kendisini gülünecek hale düşürmemiş olur.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.