Bir meselenin teşhis ve çözümü için önce soruyu doğru sormak lazım. Türkiye yirmi yıldır "gelişmekte olan", Yani ergenlik çağını bir türlü atlatamayan ülke. İçeride işsizlik ve gelir dağılımı dengesizliğini çözemiyor; dışarıda ise küresel politikada yeterince etkin olamıyor. Elimdeki kitap, bu ve benzeri onlarca meselenin halli için doğru soruyu soruyor: Türkiye Nasıl Zenginleşir? "Türkiye'nin bir yöne ihtiyacı var" diyor, kitabın yazarı Prof. Arman Kırım. Türkiye Özal dönemine kadar içe kapalı, ithal ikamesine dayalı, yani kendi yağıyla kavrulmaya çalışan bir ülke idi. El hak, bunu başardı da: kavruk ve güdük kaldı!. Ta ki, Özal'in "çağ atlamak" iddiasıyla ülkeyi dış dünyaya açmasına kadar. O dönemde Türkiye, ucuz ve nispeten kalifiye işgücüyle ihracatını artırmaya, ve biraz olsun zenginleşmeye başladı. Özal'ın çok kızılan "ben zengini severim" sözü, bugün Arman Hoca'nın kitapta tarif ettiği gerçeğin 20 yıl önceki pragmatik ifadesi idi aslında. Soykırım? Dış politikada sık sık haksızlıklara maruz kalıyor bu ülke. Kıbrıs ve Ermeni soykırımı suçlamaları iki bariz örnek. Arman Hoca, "Türkiye zenginleşip dünyanın en büyük 10 ekonomisinden birisi olduğunda, ikide bir burnumuza dayanan bu konuların nasıl buharlaştığını göreceğiz" diyor. 2001 krizi ile Türkiye'de ucuz işgücüne dayalı, katma değeri düşük üretim biçimi sona erdi. Bunu görmek lazım. Şimdi Türkiye'yi zenginleştirecek yeni bir dönem var önümüzde: Yeni Nesil Tedarikçilik. Verimliliğe, inovasyona ve sürekiliğe dayanan bir üretim tarzına Türkiye geçmeye başladı. 2020 yılında 15.000 dolar kişi başı gelire, 300 milyar dolar ihracata ulaşmak mümkün. Yeter ki şirketler rekabet güçlerini artırsınlar ve doğru stratejilerle hareket etsinler. Üreterek zenginleşen bir Türkiye, bir adım sonrasında zenginliği de hakça paylaşmayı başarır. Kitap, zengin bir Türkiye hayalinden heyecan duyanlara bunun yol haritasını "pragmatik" biçimde gösteriyor. Türkiye Nasıl Zenginleşir-Prof.Arman Kırım-Remzi Kitabevi