Türkiye'nin dolar ikilemi

A -
A +

İnsan duygusal bir varlıktır. Hareket ve kararlarını verirken aklının yanında hislerini de kullanır. Bu yüzden sübjektif davranabilir. Devletler ise seçilmişler ve atanmışların ortak aklı ile hareket eder ve sübjektif duygular ile değil, objektif düşüncelerle yönetilmesi umulur. Konumuz Türkiye olunca, bu genel doğru tam olarak işlemiyor maalesef. Devleti yönetenlerin bir kısmında korkular ve vehimler, kararları etkileyen, stratejileri belirleyen en temel faktör haline geliyor. Gelecek tehlikelere karşı kendini korumaya çalışan devlet, sutre gerisinde bekleyen, savunma refleksi ile hareket eden bir konumda kalıyor; gelişemiyor, ilerleyemiyor, küresel değişimleri sükunetle idrak edemiyor. Avrupa Birliği bu ülkenin hayrınadır "Korkan devlet" üzerine yazdığım satırların sebebi AB sürecinde yaşananlar. Altıncı uyum paketi hazırlanmaya başladığından itibaren, "kırmızı çizgiler" ,"Türkiye'nin hassasiyetleri" veya falanca kanunun filanca maddesindeki değişikliğin ülke güvenliğini zayıflatabileceği gibi çok sayıda menfi yorum ve itirazlar ortaya çıktı. Seçilmiş hükümetin AB'ye girme konusundaki iradesi çok net: Uyum paketi ve ekonomik kriterler dahil gerekli olan her türlü düzenlemenin yapılması ve 2004'de üyelik için tarih alınması. Böylelikle de, Romanya ve Bulgaristan ile aynı tarihte üye olmak. 2010'dan önce Türkiye'nin AB üyesi olması hem ekonomik hem de sosyal olarak Türkiye'ye sıçrama yaptıracak bir gelişmedir. Avrasya bölgesinde çok hayati ve kökten gelişmelerin yaşanacağı önümüzdeki on yıllık dönemde, AB üyeliği kesinleşmiş bir Türkiye'nin kendisine sağlam bir yer edinmesi kuvvetle muhtemel olacaktır. Özgürlük çağdaşlıktır AB üyeliği, Türkiye'nin resmi olarak ilan edilmiş politikası olduğu için, marjinal kişi ve grupların dışında kimse açıktan karşı çıkmıyor. Ama "hassasiyetler", "iç ve dış tehditler", " devletin bölünmezliği ilkesi" gibi, kamuoyunun duymaktan gına getirdiği kavramlar yine endişe formatında ortaya sürülüyor. Oysa, altıncı uyum paketi çerçevesinde yapılan düzenlemelerin ortak paydası düşünce ve ifade özgürlüğünün genişletilmesi. Bundan hiçbirimizin korkmaması lazım. Kendisini başka bir dilde de ifade etmek isteyen veya aykırı da olsa düşüncesini dile getirmekten ürkmeyen insanların yaşadığı bir ülke bizleri tedirgin etmemeli, tersine sevindirmeli. Özgürlük alanları genişledikçe insanlar daha çok üretebilecek, girişimden korkmayacaktır. Devletinden korkmayan insanlar, ekonomik canlanmanın da temel yapıtaşları olacaktır. Vatandaşını potansiyel tehlike gibi gören devlet de, devletinden korkan vatandaş da bu ülkenin hayrına değildir. Geleceğimizi karartmayalım lütfen Türkiye, iktisadi ve toplumsal refahı için AB'den randevu almak için uğraşıyor. Üyelik için hem iradesi hem de potansiyeli var. Öyleyse bu ülke, terörlü yılların travmasını üzerinden atmalı, kendini halkına karşı savunan bir devlet hukukundan sivil hukuka geçiş yapabilmelidir. Kendine ve halkına güvenen, zamanın önemini idrak eden bir Türkiye, geleceğini korkuların karanlığında değil, özgürlüklerin aydınlığında aramalıdır.

300
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.