Ucuz salatalık ve faiz

A -
A +

Başlıktaki metaforu Deutsche Bank'ın mayıs raporundan ödünç aldım. Raporda, yüksek faizin mevcut ekonomik şartlar içinde sonuçtan ziyade sebep olduğuna vurgu yapılıyor ve "yaz aylarında salatalık ucuzladı diye faiz indirimi beklemeyin" deniyor. "Yüksek faiz-cari açığın finansmanı", Türkiye'nin içinden çıkmaya çalıştığı bir paradoks. Tam bir yıl önce çıkacak gibi olmuşken dünya piyasaları karıştı ve Türkiye, ödemeler dengesi bozulmasın diye faizi yükseltmek zorunda kaldı. Bir yıl sonra ise, bu defa tamamıyla dahili sebepler devreye girdi; anayasal prosedür içinde sonuçlanacak bir cumhurbaşkanlığı seçimi, siyaset dışı müdahaleler yüzünden rejim gerginliği haline döndü. Faizler yine yüksek kalmaya devam etti. Ve maalesef bir süre daha devam edecek. Türkiye, 90'lı yıllarda kaybettiklerini telafi etmek, uygar dünyanın arkasından nal toplamamak için 2001 felaketi sonrasında hızlı bir büyüme trendine girdi. Ekonominin önümüzdeki birkaç yıl daha dünya ortalamasının üstünde, hızlı büyümesi lazım.Aksi halde, gelişmiş ülkeler ile aramızdaki fark, kapanmaz bir uçuruma dönüşür. Lakin hızlı büyümenin, ekonomiyi ısındırması da kaçınılmaz bir yan etki. Eğer 2015'te 15.000 dolar kişi başı gelire ulaşacaksak, bu cari açık rakamlarıyla yaşamayı da kabul edeceğiz demektir. Fantazi-gerçek Cari açığı kabul ettik diyelim ama iş bununla bitmiyor. Nasıl finanse edilecek bu açık? Para basacak değiliz tabii ki... Cari açık, ülkenin döviz girdileri ile döviz çıktıları arasındaki fark olduğuna göre, finansman, ancak döviz girdisini artırarak sağlanabilir. Ya dışarıdan döviz borçlanacağız, ya dış ticaret azaltacağız, ya da kısa veya uzun vadeli yabancı sermayenin gelmesini isteyeceğiz. Birinci ve ikinci şık, büyümeyi de frenleyici etki edeceği için, en makul çözüm yabancı sermayedir. Sağlıklı olan tabii ki doğrudan yatırım olarak gelen yabancı sermaye, o da iki yıldır geliyor zaten. Ama cari açığın tümünü finanse edecek büyüklükte değil henüz. Kısacası, mevcut açık seviyesinde, Türkiye'nin kısa vadeli yabancı sermayeye, yani sıcak paraya ihtiyacı var. Bunun için de yüksek faizle bu parayı çekmek ve içeride tutmak zorunda. Tam kurtulacakken, iki defadır eşikten döndüğümüz paradoks bu işte...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.