B parlamentosu sözde soykırımı ve rum kesimini tanımayı tavsiye etti. Bağlayıcı olmayan tavsiye kararları bunlar ama, yine de Avrupalı politikacılar arasında vizyonu olmayan, fayda-maliyet analizi yapamayan kısa görüşlüler sayıca ne kadar çok değil mi? Biz Türkiye'de ufku dar politikacılarla yıllardır hemhal vaziyetteyiz ama Avrupa yolunda da aynı tipler, farklı uluslardan karşımıza çıkmaya devam edecek. Benimki fantezi ama, AB'de Türkiye'yi istemeyenler ile Türkiye'de AB'yi reddedenleri bir araya getirip enine boyuna tartıştırsak ne olur, nereye varırlar acaba? Gerçek olan şu ki yaşlı kıtanın -bizde de çokça benzerleri olan- popülist politikacıları, anayasa referandumu sonrasında içine düştükleri tarihlerinin en büyük krizini örtbas etmek için Türkiye dosyasına sarıldılar. Müzakere için her şartı yerine getiren, üstelik Kıbrıs'ta iki yıldır son derece yapıcı yol izleyen Türkiye'yi kabul edemeyeceği şartlara zorluyorlar. Bunu da kendi ilkeleriyle ters düşme pahasına yapıyorlar. Müzakere başlar mı? Avusturya'nın anlamsız imtiyazlı ortaklık ısrarı, çapsız politikacıların Kıbrıs ısrarı, Fransa'nın kaypak tavrı gerginliği artırıyor ama 3 Ekim'de sorun çözülür. 17 Aralık'ı hatırlayın: Bazı ülkeler öyle tavırlar takındılar ki Başbakan "uçağı hazırlayın dönüyoruz" restini çekti. 3 Ekim'de de benzer gerilimler yaşanacak haliyle. Ama hakkını teslim etmek lazım. Hükümet hem içerideki, hem dışarıdaki "dar ufukluların" her türlü kışkırtmasına rağmen mükemmel bir soğukkanlılık sergiliyor. Müzakere öncesinde her türlü kriteri yerine getirdi ve "Türkiye'ye itiraz" konusu Avrupa'nın bir iç sorunu haline geldi. AB bir aydır kendisiyle çelişik halde tartışıyor. Türkiye ise sadece bekliyor. Anafikir son derece net: "Biz müzakere için gereken tüm kriterleri yerine getirdik; eğer AB bir kurallar ve ilkeler bütünü ise, bu tarihi bize verecektir. Şunu veya bunu bahane ederse, bu kendi iç çelişkisidir. Kendi kurallarını çalıştırırken çelişkiye düşen bir birliğin ise gerçekten "birlik" olması imkansızdır." AB'nin aklı selim politikacıları içine düştükleri dramatik durumun farkındalar. Herhalde akıl ve idrak galip gelecektir ve AB kendini inkar etmeyecektir. Yani müzakerelerin başlayacaktır...