Ekonomik krizler, önce finans sektöründe hissedilir. İlk kırılmalar orada başlar. Finansal piyasalar bazen krizin öncü göstergeleri, bazen ise tetikleyicisi olurlar. Bazen de her ikisi (2001 krizini hatırlayın). Özal zamanında rağbet gören bir slogan vardı: "Türkiye sermaye piyasalarından yükselecektir." Sloganın ilham kaynağı ise, liberal kapitalizmin kalesi ABD. Hisse senedi ve mal borsalarının uzun yıllar devam eden performansları ile ekonomisi hep büyümüş olan Amerika, liberal ekonomiyi yeni hazmetmeye çalışan ülkeler için iyi bir model. Likidite'nin yüksek olduğu finans piyasalarının sağlıklı işlemesi, ülke ekonomileri için hayati önem arzetmiştir her zaman. Türkiye'nin de para ve sermaye piyasalarını geliştirmesi, fiziki ve hukuki altyapı üzerine kafa yorması lazım. "Active Finans" dergisi tarafından düzenlenen "1.Uluslararası Finans Zirvesi" bu amaca hizmet edecek bir organizasyon. Bundan tam 3 yıl önce başlayan ve Şubat 2001'de zirveye ulaşan derin ekonomik kriz sonrası, ülkenin bankacılık sektörü, hâttâ topyekun para piyasaları, çok ciddi bir deformasyona maruz kaldı. Taşlar yerinden oynadı. Zirve, üst düzey katılımlarla, kriz sonrası finans piyasalarının enine boyuna analiz edilebileceği, derinlikli bir tartışma platformu sağlayacağını düşünüyorum. Bu piyasalarla ilgili olan, sektörün yeniden yapılanması üzerine kafa yoran profesyoneller,dağarcıklarına ekleyecek birşeyler bulacaklardır. Zirve 17-18 Ekim tarihinde Lutfi Kırdar'da. Dergi adresi: www.activeacademy.org/finanszirvesi Lüzumsuz tedirginlik Irak için verilen brifingde, konu nasıl döndü dolaştı ise, ÖSS yasa değişikliğine, dolayısıyla İmam-Hatip'lere geldi. Yapılan yorum da hemen piyasaya yetiştirildi ve sınırlı da olsa, kullanılabilecek bir gerginlik peydahlandı. Gerçi etkisi çok değildi ama, neden hala yapay gerginliklerden, gereksiz müdahalelerden medet umuluyor ki. Bu ülkede, seçimle başa gelmiş bir hükümet var. Çıkartacağı yasaları müzakereye, tartışmaya açıyor. Sonra bir bakıyorsunuz, "öküz altında buzağı arama timleri", "iç ve dış düşman dedektörleri" ortalığı ayağa kaldırmış. Bunlar bize hiç bir şey kazandırmıyor. Ben sadece şunu merak ediyorum. Irak'a gönderilecek askerler konusunda verilen bir birifingde, İmam-Hatip konusunun ne işi var? Mesela Merkez Bankası Başkanı da, para politikaları brifinginde İmam Hatip konusunda fikir beyan etmeli mi sizce?