Unutmuyorsunuz, değil mi?

Dolar düşüyor, faizler tarihi diplerde, borsa yükseliyor. Bu üç parametreye bakarsak, kriz filan geride kaldı, işler tıkırında...Hisse senedi yatırımcıları, sıcak paracılar, dolar borcu olanlar keyifli...Yaz rehavetiyle de birleşince, iyimserlik herkesin içini ısıtıyor. Bir yıllık korku ve tedirginlik döneminden sonra iyi de geliyor bu durum... Ekonomik kriz dönemlerinde, her şeye rağmen umudu kaybetmemek ve geleceğe iyimser bakmak, krizden çıkma yolunda önemlidir. Lakin gerçek ile bağı zayıflatmamak kaydıyla... *** Hisse senedi fiyatlarının yükselmesi, faizin düşmesi kuşkusuz sevindirici... Ama kriz ile birlikte bozulan temel ekonomik parametreleri de sık sık hatırlamak lazım. Mesela işsizliğin yüzde 14 olduğunu, Milli Gelir'in yıl sonunda yüzde 4-5 küçülmesinin beklendiğini, kamu bütçesinin 5 ayda 21 milyar TL açık verdiğini ve bu açığın yıl sonunda 60 milyar dolara ulaşabileceğini... Küresel ebattaki bu krizin dünya ekonomisinde radikal değişimlere yol açacağını, gelişmiş ülkelerde oluşan geri dönüşsüz trilyonlarca dolar zararın piyasalarda hazmedilmesinin uzun süre alabileceğini... Finansal piyasalarda oyunun kuralının yeniden yazılacağının ve son on yıldaki cambazlıkların, irrasyonel fiyatların bir daha olmayacağını...unutmamak lazım... *** Krizin olanca şiddetine rağmen Türkiye -hırpalansa da- ekonomisini rayında tutmayı başardı. Yani müzmin kötümserlerin "mahvolacağız" diye çığlıklanmaları karşılık bulmadı. Giderse bu krizde gider diyerek, krizi AK Parti iktidarından kurtuluş fırsatı olarak görenlerin vaveylasına rağmen insanların itidali bozulmadı. Ancak, modern zamanların en büyük iktisadi ve finansal alt-üst oluşunun yaşandığı bir dönemde, ekonomik sınırların silikleştiği bir dünyada, krizin sebep-sonuç ilişkisini hep hatırlamak ve iyimser olacağız derken de hayalperest olmamak lazım... Bir de, spekülatif piyasa işleyişinin bu krizle beraber kaçınılmaz olarak sona erdiğini unutmamak...