Bu traji-komedi her yıl yaşanıyor. Birden fazla defa üstelik... 30 Ağustos'ta resepsiyon krizi, 29 Ekim'de balo krizi... Kriz filan değil aslında yaşanan... Ankara'nın bürokratik eliti ile gazetecilerinin dışında kimsenin umursadığı da yok. Ha bir de "ulusalcılaik uyanık bekçiler" tabii... Onlar da Bağdat caddesinde Gandi bey ile "alternatif kutlama" yapıyorlar, coşku ile... Bir aydır yaşanan tartışmaların sakilliğine bakar mısınız? Yok Cumhurbaşkanı'nın eşi kırmızı halıda yürümüş, yok askeri tören kıtasını selamlamış, yok filan general bayan Gül'ü görünce protokol sırasından çıkmamış da yer değiştirmiş filan... Değişime direnmeyi marifet sayan arkaik bir zihniyetin saçma sapan velvelesi... Çok sevdikleri cumhuriyeti böyle mi yücelteceklerini zannediyorlar acaba? *** Bir devletin kadim gelenekleri ve törensel ritüelleri tabii ki olmalıdır. Bu ritüeller ve törenler, sembolik anlamda da olsa önemlidir. İngiltere'de de, Fransa'da da, Japonya'da da böyle devlet ritüelleri vardır. Birçoğunun da yüzyıllara dayanan şekilleri, kıyafetleri, usulleri vardır. O ülkelerde devlet yapıları, idare biçimleri değişmiş ama bu tür törensel gelenekler, -modifiye olarak- kesintisiz biçimde devam etmiştir. Osmanlı'da da böyle değil miydi? Kutlamalar, kabuller, görev değişiklikleri bir imparatorluk geleneği olarak yüzyıllar boyunca sürmedi mi? Lakin, yeni bir devlet kuracağız diye bir önceki devletin herşeyini lanetli hale getirince, o eski ritüeller de terkedildi 90 yıl önce... Yerine başka törenler, semboller ikame edilmeye çalışıldı. Daha doğrusu "üretildi". Balolar, fraklar, anıtlar batıdan aynen kopya edildi. Ama toplumsal bünye kabul etmedi, etmiyor. 30'lu,40'lı yıllarda Anadolu şehirlerindeki komik ve acıklı balo-tören hikayelerini -resmi tarihte yer bulamasa da- birçoğumuz gülümseyerek dinlemişizdir. İnsanlara benimseyemedikleri kıyafetleri, yapamadıkları davranışları, söyleyemedikleri sözleri -zorla - kabul ettirmeye çalışınca, ortaya böyle bir sonuç çıkıyor işte... Ankara'da bir tiyatro oynanıyor, ülkenin geri kalanı bu tiyatroyu kah gülerek, kah şaşırarak ama katiyen anlam veremeden seyrediyor. Balo, resepsiyon vesaire... Hadisenin özeti budur.