Türkiye'nin, bu ülkeye aşina olmayan herkesi dehşete düşüren "devasa kayıtdışı ekonomi"sini başlıktaki ironik çelişkiyle anlatmak mümkün olur mu acaba? Duman gibi... Görüyorsun, hissediyorsun ama ölçemiyorsun, el ile tutamıyorsun. Dünyanın her tarafında, kaydın içinden geçmeyen bir ekonomi vardır; % 5-10 mertebesinde. Güzel yurdum ise bu işin şahikasına ulaşmış durumda. Her iki birimlik ekonomik büyüklüğün bir birimi kayıtdışında. Yani hem var, hem yok. Ekonominin tamamı hayatın içinde, çarşıda, pazarda, cüzdanımızda mevcut. Ama devletin kaydında, istatistiğinde bunun yarısı (belki daha fazlası) yok. Daha trajik olan ise, devletin dahi, hükümranlığı altındaki bu sınırların içinde dönen gerçek ekonomik büyüklüğü bilmemesi. ? Kör ve fil 2004 GSMH'sı ne kadardı? 300 milyar dolar. Peki gerçekte bu rakam nedir? Yani bu ülkenin ekonomik hayatı, tam olarak ne kadarlık bir yıllık hasılat üretmiş olabilir? 500 milyar? 600 milyar? Dürüst olalım, bir sürü ekonometrik model kurulabilir bu konuda ama hiçbirisi net sonucu veremez. Ekonomist Hernando de Soto ne diyordu? "Ekonomiyi kayıt altına almak için öncelikle gayrimenkulü kayda almak gerekir". Oysa Türkiye'nin gayrimenkul stokunun belki yarısı tapusuz veya imarsız. Tapulu olanın da değeri gerçek değil. Gayrimenkul alım-satımında "kaçtan göstereceğiz?" şeklindeki bir soru! ancak bu ülkede sorulur. TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, "Önceden sermaye birikimi için kayıtdışına göz yumuluyordu ama şimdi sermaye birikti artık" demiş. İyi de Başkan, Türkiye'de ekonominin bir kısmı kayıtdışı değil ki... Kayıtdışı ekonominin "ancak bir kısmı" kayıt altında... Devletin açıkladığı ekonomik büyüklüklerin günlük hayatta karşılığını görememenin sebebi de bu değil mi? Devlet, körün fili tarif ettiği gibi, ticaretin, istihdamın neresinden tutabilirse, orasını ölçebiliyor. Kayıtdışını ortadan kaldırmak, kararlı ve samimi bir siyasi irade ister. Mevcut iktidarda bu kararlılık var mı derseniz... İşin doğrusu, bilmiyorum.