Aylardır beklenen program açıklandı. Kriz sonrası ekonominin yol haritasını biliyoruz artık... Üstelik yeni bir kavramla daha tanıştı piyasalar: Mali Kural... Nedir bu ? Ekonomi'nin günübirlik veya konjonktürel reaksiyonlarla değil, önceden belirlenmiş parametrelere göre yönetilmesi... Bir verinin bir başkasına oranla sınırlandırılması, bir şartın diğer bir şarta gore tarif edilmesi de diyebiliriz. Aslında bu kavramın çok da yabancısı değiliz: Faiz Dışı Fazla oranı bir Mali Kural idi örneğin... Ama tüm kamu maliyesinin belirli parametrelerle bağlanması ilk defa olacak. Ve çok da iyi olacak. *** Daha önce de yazmıştım: Babacan piyasalara "iyi gelen" bir siyasetçi... Pragmatik ve samimi üslubu ile ekonomiye hakimiyeti güven telkin ediyor. Dün programı açıklarken bankaların kredi performansı, enerji KİT'lerinin bitmeyen zararları gibi konulardaki sözleri de bu samimiyetin bir teyidi idi. Yeni dönem, dış borçlanma yerine iç tasarruf ile büyümeyi öne alan bir büyüme modeli öngörüyor. Yani özel sektör eksenli bir büyüme... Faizleri düşük tutarak büyümeyi sürekli kılmayı hedefliyor. Esasen, kriz ile birlikte başlayan bozulmayı tersine çevirmeyi hedefleyen bir program var önümüzde... *** IMF programın içinde var mı yok mu faslına girmeyeceğim. Zira o konuda konuşmaya hevesli onlarca yorumcu var. Lakin program, 3 yıl boyunca hatırı sayılır bir bütçe açığı ve artan cari açık öngörürken, borçlanmada da artış olmamasını hedefliyor. Öte yandan büyümeyi de özel sektöre ihale edip büyümenin finansmanı için de banka kredilerini işaret ediyor Burası biraz kafa karıştırıcı... Dış finansmanın daraldığı, içeride de tasarruf oranının ahım şahım olmadığı bir zamanda, programın finansman bacağının nasıl işleyeceğinin izah edilmesi lazım... Hükümet konvansiyonel olmayan kaynaklara -körfez sermayesi gibi- güveniyor olabilir mi ? Yahut Varlık Barışına? Bekleyip göreceğiz.