Türkiye'de verginin, hem alan hem veren açısından tam bir fiyasko olduğu duygusuna kapılıyorum. Hatırlayın, devlet geçen yıl bütçesindeki deliği yamamak için taşıt sahiplerinden bir defaya mahsus ek vergi almaya kalktı. ( Bu "bir defaya mahsus" uygulama ucubelerine de aşinadır Türkiye; örnek ,Deprem vergileri ). Anayasa Mahkemesi iptal edince, aynı vergiyi adını değiştirip tekrar çıkardı. Sonra yine iptal. Fakat bu defa iptal, son ödeme tarihinden sonra gelmişti, haliyle çoğunluk, iptal edilen vergiyi ödemiş duruma düştü. Sonra, esprili Maliye Bakanımız çıktı, bu paraları iade etmeyeceklerini, ama 2004 yılındaki vergiden mahsup edeceklerini söyledi. Derken, geçen hafta taşıt vergileri bir kez daha değişti, ağırlık kriteri motor hacmine döndürüldü, otomobil sahiplerinin kafası bir kez daha karıştı. Yasa şu anda Mecliste. Anlattığım sürece baktığınızda vergi veren bir kişi olarak kendinizi nasıl hissediyorsunuz? Hani 2004'te mahsup ? Maliye Bakanı, iptal edilen ek vergiyi ödeyenlerin 2004 vergisinden mahsup yapılacağını söylemişti. Ama bu konuda şu ana kadar yasal bir hazırlık yapılmadı. Meclisteki yeni taşıt vergisi tasarısında da bu yönde hüküm yok. Benim 2003 yılında fazladan ödediğim ek vergi ne olacak merak ediyorum. Belki de diğer "bir defaya mahsus (!)" vergiler gibi "irat kaydedilebilir" . Vergi veren bir vatandaşın, kendisini sürekli istismar edilmiş hissetmesi, vermeyenin ise hep kazançlı çıkması çok incitici bir duygu. Maalesef ben hissediyorum bu duyguyu. Gelişmiş ülkelerde (mesela ABD'de) vergi veren kendini ayrıcalıklı ve hak sahibi hissediyor. "Ben bir vergi mükellefiyim" sözü, birçok itiraz veya talep cümlesinin ilk bölümünü teşkil ediyor. Türkiye'de bu ifadeyi kullandığınızda size nasıl bakılıyor diye bir düşünün. Bugüne kadar her türlü vergisini titizlikle yatıran, ama sıtkı sıyrılmış bir çok arkadaşım var. Devlet, vergiyi adaletli toplamadığı gibi, topladıklarını da bugüne kadar faiz, israf ve yolsuzluk çarkında çarçur etti. Üstelik hepimizin gözü önünde. Bu sebepledir ki Türkiye'de vergi ödemek bir ayrıcalık değil, zül halinde şu anda. Ne kadar acı değil mi?