WikiLeaks yılbaşında Wall Street hakkında ortalığı sarsacakmış. Bir bankanın iç yazışmalarını yayınlayacakmış. Dün bu bankanın Bank of America olduğu dedikodusu yayıldı, bankanın hisseleri düştü filan... Bu şamata belli ki bir müddet devam edecek. Ancak hayat da devam ediyor. Siyasetçisi, medyası, yorumcusu "Wiki"ye sarıldığı için, başka konu konuşulmaz oldu. Dün dış ticaret sayıları açıklandı. Ekimde açık 6.3 milyar dolara ulaşmış. Yıl sonundaki 18 milyarlık cari açık hedefi yalan oldu demektir. *** "Cari açık finanse edilebildiği sürece sorun yok." Bu cümleyi hepimiz biliyoruz. Doğru da.. Ancak yeni ekonomi paradigmasının öne çıkardığı bir unsur da sürdürülebilirlik... Yani "finanse edilebilme" durumu sürdürülebilirlik ile doğrudan alakalı... Biraz daha açalım: Cari açık şu anda doğrudan yabancı sermaye girişi ile finanse edilmiyor. Sıcak para ve özel sektör borçlanması ile kapanıyor bu açık... Hadi diyelim ki, özel sektör, büyüme devam ettiği sürece dışarıdan borç bulur, orada sorun çıkmaz. Lakin sıcak para denilen, kısa vadeli portföy yatırımları, bel bağlanmayacak kadar oynak ve değişkendir. Bugün vardır, yarın yoktur, olmayabilir. Açığı bununla finanse ediyor olmak, tek ayak üzerinde durmak gibidir. Ayakta durursun ama bir zamana kadar... *** Gerçi birkaç aydır döviz kuru diplerde olduğu için ithalat coşmuş olabilir. Kur o günden bu yana yüzde 7 arttı. İhracatçının TL'nin değeri düşmeli isteği -kısmen de olsa- gerçekleşti. Dış ticaret açığının hızı biraz olsun kesilebilir. Lakin yılbaşından bu yana oluşan 55 milyar dolar (10 aylık) dış açık orada duruyor. Ve bu açık ağırlıklı olarak sıcak para ile dönüyor. Başbakan yardımcısı Babacan'ın bu durumu dikkate aldığını umuyorum. "Akademisyen" yazarlarla yapacakları bir sonraki toplantıda konuşurlar herhalde...