Bizim genlerimizde var herhalde. Bir konu veya gelişme ya siyahtır ya da beyaz. Yabancı sermaye bazılarına göre hayat iksiri ve tek kurtuluş kapısıdır, bazıları içinse "emperyalist güçlerin öncü kuvveti." Son günlerde bankalarımıza yabancı talipler artınca, siyah-beyaz kontrastını yaşamaya başladık yine. Yabancı bankaların gelişini Türk finansal sisteminin kurtuluşu olarak algılamak da , "millî bankacılığımızın yabancı güçlerce istilası" şeklinde yorumlamak da resmi tam görmeyi engelliyor bana sorarsanız. Gelin sağlam bir açı kazandıralım bakışımıza. Küresel gelişimin gerektirdiği her şeye, her biçimde karşı çıkan, dolayısıyla yabancı sermayeyi de külliyen reddeden "ulusalcı" zihniyete anlatabileceğimiz pek bir şey yok. Öyle kabul edeceğiz onları. Lakin, "yabancı banka"yı da gözümüzde çok fazla büyütmemeliyiz. Yabancı sermayeyi niçin istiyoruz? Yatırım yapacağı, istihdamı arttıracağı, kaliteyi ve rekabeti yükselteceği için, vergi vereceği için. Kısacası ekonomiye katma değer sağlayacağı için. Minimum istihdamla çalışıp, elde ettiği kârın tamamını kendi ülkesine transfer eden bir "yabancı sermaye"nin, faydası da cazibesi de çok azdır, değil mi?. Yabancı sermayeli banka konusuna da, histeriye kapılmadan sükunetle bakmalıyız. Halen Türk bankacılık sisteminde kredilerin yüzde beşini veren, 10-12 yabancı sermayeli banka veya şube var. Şimdiye kadar, seçici bir kredi politikası izleyen bu bankalar, genellikle ilk 500 firma arasından müşteri seçmeye, çoğunlukla yabancı sermayeli şirketlere hizmet vermeye yönelmişlerdi. Bir kısmı ise, yurtdışından getirdiği sermayenin önemli bölümünü Hazine bonosuna yatırıyor, elde ettiği vergisiz kazancı ise ülkesine transfer ediyordu. Eğer yeni gelecek yabancı bankalar da aynı strateji ile çalışırlarsa, finansal sistemin ve piyasanın bundan pek bir fayda görmesini beklemeyelim. Yaygın bankacılık yapacak, sektörel çeşitlilik içinde küçük ve orta ölçekli firmalara kredi pazarlayacak bir yabancı banka, sisteme gerçekten kalite ve derinlik katar. Garanti Bankası ile Intesa ortaklığı bu açıdan yepyeni bir açılım olabilir. Yeni ortaklık, Garanti'nin yaygın ve küçük işletmelere kadar inen kredi ve hizmet politikasını devam ettirirse, işte yabancı sermayenin güzelliği orada başlar. Diğerlerinin yaptığı gibi, herkesin kredi vermek istediği mahdut sayıdaki büyük firmanın kapısında o da kuyruğa girerse, kendi çalar, kendi oynar. Piyasa da uzaktan seyreder.