Yafta

A -
A +

Bir insanın, kendisini sürekli olarak izah etmek, hatta savunmak zorunda olması ne kadar incitici bir durum. Özgür ve demokratik toplumlarda birey, sadece yasal olarak suç isnad edildiğinde kendini savunmakla mükelleftir. Giyimi, yaşam öncelikleri, tercihleri, inançları yüzünden ne itham edilir, ne de sürekli olarak kendisini izah etmek zorunda bırakılır. Gelin görün ki, birilerinin daha egemen, daha özgür, daha eşit olduğu bir toplumda, o egemen zümrenin kendinden görmediği "ötekiler", toplumda var olabilmek için biteviye bir izahat ve savunma mecburiyeti ile karşı karşıya bırakılırlar. Neden şöyle davrandıklarını, neden böyle giyindiklerini, neden şunu tercih ettiklerini, neden bundan uzak durduklarını anlatarak hep birilerini ikna etmek zorundadırlar. Kimleri mi? Kendileri gibi yaşamayan-düşünmeyen-hissetmeyen herkesi itham eden, hatta dışlayan, bunu da bir hak gibi gören seçkinleri. Daha doğrusu, demokratik olduğu söylenen bir toplumda, kendilerini "seçkin" miş gibi konumlandıranlara.. İnsancık "Seçkin"ler için, statüko, ne pahasına olursa olsun muhafaza edilmesi gereken bir tabudur. Kendi yaşam tarzları, giyimleri, tercihleri, düşünceleri, toplumun bütünü tarafından benimsenmeli, onlar gibi yaşamayan, giyinmeyen, hissetmeyenler uyarılarak, azarlanarak hizaya getirilmeli veya dışlanmalıdır. Farklı olanlara hiç mi hiç tahammülleri yoktur. Seçkinci zümre, toplumsal yaşam alanlarının sahibi olarak görüyor kendisini. Bu alanlarda kendilerinden olmayan birilerinin var olmaya başlamaları, zihinlerinde oluşturdukları şablonun dışındaki birilerinin sosyal hayattan talepkar olmaları, bu dominant kitleyi çok rahatsız ediyor. Ve, sadece kendilerine ait gördükleri bu alanları paylaşmak istemedikleri için, savunmacı bir refleksle "ötekini" itham etmeye başlıyorlar. Daha çok özgürlük, sosyal ve ekonomik hak talep edenlere "insancıklar" diye hitap edecek kadar küçümseyici olabiliyorlar. Oysa demokratik toplumda hiç kimse, tercihleri, yaşam biçimi, fikri ve inancı yüzünden kendini sürekli savunmak zorunda kalmaz. Hiç kimse de, kendini toplumun sahibi yerine koyarak, kendisiyle "aynı" olmayanları sorgulayamaz. Özgürlük, birilerinin diğerlerine "lutfettiği" bir jest değil, bir haktır; herkesin eşit biçimde hak ettiği bir hak...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.