Özdemir Asaf'ın artık klişeleşmiş mısrasına atıfta bulunmak niyetinde değilim. Şehirler kalabalıklaştıkça, insanlar çoğaldıkça, yalnızlık da kaotik biçimde çoğalıyor. Kalabalıkların içinde, kuşatılmışlık duygusunun anaforunda debeleniyor insanlar. Ve hergün onlarca kişiyle konuşan, arkadaşlarıyla gezen, eğlenen,ahbaplarıyla telefonlaşan insanlar, bu yoğun ilişki trafiği arasında hâlâ yalnızlar. Zira paylaşamıyorlar... O ilişki çemberi içinde onlarla zamanı tüm bileşenleriyle paylaşmayı "gerçekten" isteyenler de pek yok aslında. Yüzeyde çok yoğun yaşanan, gülünen, eğlenilen, gezilen, sohbet edilen hayatın derinlerinde kopkoyu bir yalnızlık var. İnsanlar birbirleriyle sevinçlerini, dertlerini "paylaşırmış gibi" yapıyor, kimi zaman akıl veriyor, kimi zaman dertleşiyor, kimi zaman teselli ediyor hâttâ saatlerini birbirlerine veriyorlar. Ve buna da paylaşmak diyorlar. Oysa paylaşmak, hemderd, hemhal olmaktır. Yani sevdiğinin derdiyle dertlenmek, haliyle hallenmektir. Sevdiğini kendisinin önüne koyamayan, o dertliyken yüreği acımayan, o sevinçliyken içinde güller açmayan, o başarılıyken mutluluktan yerinde duramayan, paylaşmış olmaz ki... Gönlümün en mutena yerinde taşıdığım bir sevdiğim güzel bir cümle söylemişti: "İyi bir insan olduğunuz için insanların size adil davranmasını beklemek, vejetaryen olduğunuz için boğanın size saldırmayacağını zannetmek gibidir." Evet, siz iyi olsanız da insanlar bazen adil davranmayabilirler. Olsun, siz yine de iyi olmaya devam edin. Zira iyi olmak, karşılık beklememeyi de gerektirir. Paylaşmak da öyle... Sevdiğinizle paydaş olmaya devam edin. Onu önceleyin, onun derdiyle dertlenin, sevinciyle sevinin. Üzüntüyü, mutluluğu, başarıyı onunla birlikte hissedin. Yüreğinizin acıdığını veya sımsıcak olduğunu hissetmeden, mutluluğunuzu onun sevinciyle tarif etmeden paylaşamazsınız ki... Etrafınızda çokça bulunan ve "paylaşırmış gibi yapanlardan" oluverirsiniz. Klişe ifadelerden, "-cığım"lardan, "nasıl üzüldüm bilemezsin"lerden, kuru teşekkür ve takdirden ibaret, içinde en sahici haliyle sevgi katrelerinin olmadığı haller, paydaş olmak değildir ki... "Paylaşayım ama, ya gönlüm incinirse?" mi diyorsunuz? Hiç korkmayın, paylaşmanın ve sevdiğiniz için titreyen yüreğinizin verdiği haz, incinmenin acısından çok daha güçlüdür.O riski alın.Paylaşın ki sevdikleriniz "mış gibi yapanların arasında" yalnızlığın girdabına düşmesin... Not:Yaşgünüm sebebiyle tebrik mesajı gönderen tüm okuyucu dostlara minnetle...