İSO'nın 500 büyük şirket raporunu okuyunca, aklıma başlıktaki cümle geldi. Kriz başladığından bu yana en çok sesi çıkan, en çok şikayetlenen şirketler, krizin etkilerinin zirve yaptığı 2009'da kârlarını yüzde 11 arttırmışlar. Cirolar düşmüş ama kârlılık artmış. Üstelik çalıştırdıkları işçi sayısını da yüzde 6,7 azaltmışlar. Yani çalışan başına düşen verimlilik de bir hayli artmış. *** Başbakan "kriz teğet geçer" dediğinde, iş örgütleri ve iş adamları "ne teğet geçmesi, böğrümüzü deldi" demişlerdi. Eğer sanayide başarı kriteri kâr etmek ise, kârlar da arttığına göre, pek delinen böğür filan yok herhalde... Krizde ağır hasar görmüş şirketler tabii ki vardır; ama sanayinin genelinde işler söylendiği kadar da kötü gitmemiş. *** Şirketleri, haddinden fazla şikayetlendikleri için eleştirirken, haklarını da teslim etmek lazım. Kriz yönetiminde hızlı ve başarılı olmuşlar. Neticede satışlar düşmüş ama giderleri ve nakit akışlarını iyi yöneterek kârlarını arttırmış şirketler... Özellikle faiz giderlerindeki düşüş bunu gösteriyor. Nakit akışlarını işletme sermayesinin finansmanında daha etkin kullanmışlar. *** Şirketlerin ayakta kalması, ekonominin ayakta kalması demektir. Bu yüzden, ne ettikleri kârdan, ne azalttıkları giderden dolayı şirketlere söz söylememek lazım... Hatta krize çabuk reaksiyon verip tedbir aldıkları ve kârlılıklarını artırdıkları için tebrik etmek gerekir. Lakin, krizlerde altta kalanın canı çıkar hep... Altta kalan da ya esnaftır, ya maaşlı çalışandır, ya da küçük işletmedir. Ama ne hikmetse onların değil, büyük şirketlerin, iş adamları örgütlerinin sesleri duyulur, şikayetleri dinlenir. Çok bağıranın canı her zaman çok yanıyor dememek lazım. Bazen de çok bağıranın kârı artabiliyor.