TESEV Demokratikleşme Platformu, yeni anayasa sürecini izleyip kayıt altına almak ve düzenli raporlarla yayınlamak üzere bir çalışma başlattı. İlk rapor dün açıklandı. TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Anayasa Uzlaşma Komisyonu başkanı sıfatıyla konuşma yapıp soruları cevapladı. 12 Eylül anayasasının özgürlükleri güvenlik gerekçesiyle kısıtladığını, hatta özgürlükleri güvenlik için tehdit olarak gördüğünü söyledi. Yeni anayasanın devleti sınırlayıp özgürlük alanlarını genişletmesi gerektiğinden bahsetti. Cemil Çiçek kendisi için sıkça kullanılan 'devletin siyasetçisi' tanımından farklı, özgürlükçü bir anayasa yapımına samimiyetle inanan ve gayret sarf eden bir profilde idi. Toplantı kapsamında yapılan paneldeki konuşmacılardan Prof. Tülin Bumin'in 'anayasa işleyen sisteme bir meşruiyet kazandırma aracı olmamalıdır' tespiti ilginçti. Prof. Bumin, hakların zaman içinde değişebildiğini, farklılaşabildiğini, dolayısıyla anayasada 'tarif edilmiş' hakların yer almasının o anayasayı bir süre sonra tekrar değişmek zorunda bırakacağını söyledi. Anayasa'nın 'haklara sahip olma hakkı'nı güvence altına alması gerektiğini belirtti. Tülin Bumin, ilk bakışta çok teorik gibi görünse de gündelik hayatta karşılığı olan bir tespit yapıyor aslında... Farklı ve farklılaşmaya devam eden birçok unsurun bulunduğu bir toplumda, 'sabit hak tarifleri' bir süre sonra yeni hak taleplerinin ortaya çıkmasıyla yetersiz, hatta kadük kalabiliyor. Türkiye bunu çokça yaşadı, yaşıyor. 30 yıl önceki toplumun hak ve özgürlük talebi ile bugünkü arasında dağlar kadar fark var. Devlet ve siyaset, toplumun taleplerinin gerisinden geldikleri gibi, 'normatif' tarifler yaptıkları için de sürekli yeni taleplerle karşılaşıyorlar. Kürtçe isim bir hak olarak tarif edilip 'veriliyor' ama toplum onun ötesinde gittiği için 'anadilde eğitim' istiyor. Başörtüyle üniversiteye girme hakkı 'dolaylı da olsa' bir hak olarak veriliyor ama toplum daha ötede, başörtülü milletvekili istiyor. Siyaset ise 'veriyoruz ama tatmin olmuyorlar', 'taleplerin sonu gelmiyor' diye şikayetlenip duruyor. Oysa, Prof. Bumin'in çok doğru tespitiyle 'haklar evolütiftir, değişkendir.' Ve anayasa, normatif hak tarifleriyle uğraşmak yerine, 'haklara sahip olma hakkını' içermeli... Rapor ve tartışmaların tamamına www.anayasaizleme.org adresinden ulaşabilirsiniz. Sen işine bak Başbakan Erdoğan'ın kesintisiz eğitim yasasının değişmesine, 'kızları eve kapatacaklar' diye seçkinci bir niyet okumayla itiraz eden TÜSİAD'a verdiği 'sen işine bak' cevabı eleştiriliyor. 'STK'lar görüş beyan etmeyecekler mi' deniyor. Bu açıdan bakarsak, eleştirenler haklı denilebilir. Lakin, Başbakan'ın 'kendi üslubunca' itirazı, kanaatimce iki sebebe dayanıyor: Değiştirilmek istenen 8 yıllık eğitim yasasının 28 Şubat'ın başlıca ürünü olup İmam-Hatip Liselerini bitirmeyi amaçlaması; TÜSİAD'ın 28 Şubat döneminde ve sonrasında daima statükonun yanında yer alması. Ümit Boyner TÜSİAD'ın 28 Şubat'ta rol almadığını söylese de, post modern darbenin hedefinde olanlar ve mağdurları pek öyle düşünmüyorlar.