Başbakan tarafından onaylanan 2004 yılı yatırım programını gördünüz mü bilmiyorum. Adı yatırım programı ama, zorunlu haller dışında yeni yatırım yapmamayı öngörüyor. Mevcut yatırımların da ite kaka yürütülebileceği izlenimi veriyor 2004 programı. Hepimizin malumu olan mevcut bütçe imkanlarıyla pek fazla yatırım yapılamayacağı aşikar. Vergi gelirlerinin neredeyse tamamının faize gittiği bir ülkede hangi parayla hangi yatırım yapılacak ki. Ancak esas kara mizah konusu , "yatırım yapmamayı öngören yatırım planı"nı imzalayanın, Türkiye'yi şantiyeye çevirme iddiasıyla gelen Başbakan Erdoğan olması. Duble yollar, boğaza köprüler iddiasından, acil haller dışında yatırım yok noktasına gelmek tabii ki çok hoş değil. Ama gelin görün ki, Türkiye'nin hali pür melali de bu işte. İsraf yatırımları Türkiye'de her iktidar yatırım iddiasıyla gelir. Çoğunlukla da seçmene şirin gözükmek için yapılır yatırımlar. Bu işlerin duayeni de şüphesiz Demirel'dir. Damarını yakalamayı çok iyi bildiği Anadolu insanına fabrika, havaalanı, üniversite sözleri verdi, ekonomik olup olmadığına bakmadan da bunların yapılmasına yol açtı Demirel. Bugün birçok ilde kuşların konup kalktığı metruk havaalanları, lise düzeyinde eğitimi ancak verebilen gecekondu üniversiteler birer ölü yatırım olarak duruyor. Yani düz anlamıyla "yatıyor" bu yatırımlar. Bir de, kaynak ve zenginlik transferi amaçlı yatırımlar var ki, Türkiye'nin belini büken sebepler arasında yer alıyor. Mavi akım, çevrim santralleri, birim fiyatları dünya ortalamasını katlayan otoyolları. Suyunu kullanmak için yapılan, sonra da suyu boşa akıtılan Yuvacık barajları. Yeni yatırım mı? Başka bahara Başbakan'ın 2004 yatırım programını imzalarken neler hissettiğini doğrusu merak ediyorum. Ben, kaynakları yıllarca talan edilmiş bir ülkenin vergi veren vatandaşı olarak kendimi hiç iyi hissetmediğimi söylemeliyim. Esasen, işgücü ve ekonomik katma değer sağlayan yatırımların devlet değil, özel sektör eliyle yapılmasının elzem olduğunu savunuyorum. Bu açıdan devletin yeni yatırım yapmaması o kadar önemli de değil. Ancak ulaşım, enerji, elektronik devlet gibi alt yapı alanlarında yatırım yapamayan bir devletin, dünyadaki gelişim hızını nasıl yakalayabileceği hakkında da ciddi endişelerim var.