Krizin akut etkilerini hissetmeye başlayalı henüz bir yıl bile olmadı. Lakin bu bir yıldan az sürede, geleceğe dair yorum ve tahminler o kadar farklı, hatta zıt biçimlerde ortaya saçıldı ki, herkesin kafası inanılmaz derecede karışık... Ne ekonomiyi bildiğini zannedenler, ne de ortalama yurttaş geleceğe yönelik berrak bir zihne sahip değil... Nasıl osun ki... Çok değil 5 ay once "IMF ile anlaşmakta çok geç kaldık, bundan sonra ne yapsak nafile" kıvamında felaket tiradları çeken bazı TÜSİAD üyelerinin bu defa "geç kalmak iyi oldu aslında" dediklerini gördük mesela... Ekonomistlerin "2009'da borç krizine düşmekten" bahsederken şimdi bankaların ellerindeki fazla likiditeyi yatıracak yer aradıklarını söylemeleri de aynı kafa karışıklığının tezahürü... *** Kafalar hâlâ karışık... Öyle görünüyor ki bir süre daha karışmaya devam edecek. Zira, beklenmedik bir şokla gelen kriz, yine beklenmedik bir rota çiziyor. 2 yıl sonra müşahede edileceği düşünülen toparlanma belirtileri şimdiden görülmeye başlandı. Diğer tarafta ise, şirket ve banka kurtarma için aktarılan kaynaklar yüzünden devlet bütçelerinde oluşan devasa açıklar yerli yerinde duruyor. Makroekonomik veriler toparlanmanın -küçük küçük de olsa- başladığını gösteriyor ama insanlar bunu kendi hayatlarında hissetmiyorlar henüz... Rakamlar ile insanların hissiyatı çoğu zaman aynı şeyi söylemiyor. *** Bu kafa karışıklığı -muhtemelen- bir süre daha devam edecek. Okuduğunuz ekonomi analizleriyle, verileriyle gündelik hayatınızda hissettikleriniz bir süre daha uyuşmayabilecek. Bu kriz, yerleşik kabulleri de, analitik yöntemleri de allak bullak etti. Daha önce de söylemiştim: Analistler tahmin ve yorum modellerini bir an evvel yeni döneme göre revize etmeliler... Kriz öncesinin zihinsel kalıpları olmayacak artık...