Zillet

A -
A +

28 Şubat komisyonuna ifade veren gazetecilerin söylediklerini takip ediyorsunuzdur muhtemelen... O ifadelerde ne büyük ibretler var, düşünenlere ve anlayanlara... Muktedirlerin yanında saf tutanların, zalimin zulmüne payandalık edenlerin, ikbal ve menfaat peşinde zelil olanların hikâyesi o ifadeler... 15 yıl önce, şehvetle, hırsla ve acımasız bir tahripkârlıkla bu ülkenin dindarlarına saldıran, yalan, maksatlı, kurgu, haberleri üreten, apoletli egemenlere sadakatlerini bildiren gazetecilerin, bugün milletin vekillerinden müteşekkil bir komisyona hesap vermeleri bu ülkenin siyasi ve sosyolojik tarihinde bir milattır. Tıpkı darbe heveslisi generallerin sivil mahkemelerde yargılanıp ceza almaları gibi bir mühim eşiktir. Meclis'teki komisyonun bir cezai yaptırım yetkisi yok. O gazetecilerin ifadelerinin belki bir müeyyidesi olmayacak. Ama itibar ve izzet noktasında düştükleri durumun acınası hâli, yeterince cezadır aslında... Onların pişkince gülümsemelerine, 'oldu bir kere, şartlar öyleydi, biz ne yapalım' yollu mürailiklerine bakmayın. Birand gibi vicdanının sesiyle konuşanların söylediği gibi güçlüden yana olmak için, 'verilmeden alınmış görevleri' yaptılar, kışkırttılar, yalan yazdılar, zulmü alkışladılar. Şimdi o günahların zilletini yaşıyorlar. Yerinden yönetim İstanbul'dan bir yerel yönetim örneği anlatacağım. Karaköy vapur iskelesinin önü ve etrafı otomobil trafiğine kapalıdır. Lakin, günün her saatinde, vapur yolcularının oluşturduğu insan kalabalığını yararak giren çıkan, park eden onlarca otomobil, kamyonet vs. vardır iskelenin önünde... Belediye'nin bir Beyaz Masa'sı var; kentle ilgili şikâyet ve aksaklıkları oraya bildirmek mümkün... Bu sürekli ihlali Beyaz Masa'ya ihbar ettim, kayda aldılar. Birkaç gün sonra cevap geldi. 'Falan tarih filan sayılı düzenlemeyle oradaki yasağın ihlalini denetleme yetkisi belediyede değil emniyet müdürlüğünde, şikâyetinizi oraya bildirin' dediler. Oysa belediye 'seçilmiş yerel kamu otoritesi olarak' oradaki ihlali hangi kamu birimi denetleyecekse ona bildirse olmaz mı? Mevcut düzende olmuyor. Emniyete şikâyet bildirirsiniz, belediye yetkili derler. Belediye'ye bildirirsiniz, sağlık müdürlüğü derler. Bunun gibi onlarca örnek sıralayabilirim. Aksaklık belediyede, emniyette, şurada veya burada değil. Şehrin içindeki bir alandaki trafik düzenlemesinde kimin yetkili olacağına dahi Ankara'nın karar vermesine yönelik idari yapının sonucu bu... Yerel yönetim reformu denince 'özerklik' zannedip, 'vatanın bir karış toprağı bile' hamaseti yapanlar var. Bir şehirdeki bütün idari tasarruf yetkisinin, seçimle gelen belediye başkanının/valinin elinde olmasının, bölünmez bütünlüğe, vatan toprağına nasıl zarar vereceğini benim aklım almıyor. 'Yüksek devlet aklı' bu zararları ve tehlikeleri bizim anlayabileceğimiz basitlikte anlatsa anlarız

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.