'Vergilendirilmiş kazanç kutsaldır.'
'Askerlik kutsal vatani görevdir.'
Bu cümleleri, her Türkiye vatandaşı hayatı boyunca, hiç yoksa elli kere duymuş, okumuştur.
Türkiye Cumhuriyeti kanunlarla yönetilen ve laik olma halini çok fazlasıyla önemseyen bir devlet değil mi?
O halde, devletin ihtiyaçları ve gereklilikleri ile belirlenen kanuni zorunlulukların neden kutsalmış gibi algılanması istenir?
Laiklik diye zıp zıp zıplayanlar, iş vergi veya asker toplamaya gelince kutsal gibi, peygamber ocağı gibi tamamen dini referanslara yaslanmaktan neden gocunmazlar?
Vergi, devlet aygıtının mali ihtiyaçları için toplanması gereken bir zorunluluktur.
Askerlik de devletin savunma ihtiyaçları için zorunlu kılınmıştır.
Bazıları kutsal olduğu için değil, cezai müeyyidesi olduğu için vergi öderler, askere giderler.
Başbakan Erdoğan polis memurlarını askerlikten muaf kılan bir yasal düzenlemeden sonra, bir polisin eşine 'hadi eşin yırttı' dedi diye ulusalcı tayfa çok kızmıştı.
'Kutsal bir vatan görevi olan için bir Başbakan nasıl böyle konuşur'du!
Oysa Erdoğan çok yalın bir halk gerçeğini söylemişti.
Bedelli askerlik ve vicdani ret mevzusunda hamasetin ve fukara edebiyatının dibini bulanlara şunu sormak lazım: Yasal bir yükümlülüğün, günün şartlarına göre tanzim edilmesinin kutsallıkla ne ilgisi var?
Vergi affı çıktığında, sosyal güvenlik için çalışma süreleri indirildiğinde kutsallık aklınıza niye gelmiyor?
Silüet koruma derneği
Kars'ın Damal ilçesinde her yıl belli günlerde bir dağın yamacında Atatürk'e benzediği düşünülen bir gölge oluşuyor.
Mutlaka duymuşşunuzdur, zira gölgenin oluşması beklenen gün orada bir askerî birlik bulunuyor, marş çalınıyor, selam veriliyor, göndere bayrak çekiliyor vesaire...
Şimdi o gölgeyi korumak için bir dernek kurulmuş: Atatürk Silüetini Koruma ve Yaşatma Derneği.
İlkelerden sonra silüeti de korumak ve yaşatmak azmindeki vatandaşlar kurmuşlar derneği...
Gaziantep Belediyesi de ABD'ye bir balmumu Atatürk heykeli yaptırmış ama heykelin aslına benzemediğini görünce, başkan Asım Güzelbey, Eskişehir Belediye Başkanı Büyükerşen'i de yanına alıp ABD'ye gitmişler, orada iki gün kalıp heykelin aslına uygun olarak yapılmasına nezaret etmişler.
İki haber.. Bu ülke'den...
Şaşırır mısınız, güler misiniz, üzülür müsünüz, hüzünlenir misiniz, beğenir misiniz bilmem.
Verim ve rekabet
SEDEFED'in düzenlediği Rekabet Kongresi'nde Prof. Seyfettin Gürsel, işin özünü tarif etti: Eğer toplam faktör verimliliğini artıramazsak ne kalıcı olarak büyüyebiliriz, ne de rekabet edebiliriz.
Türkiye, altüst oluşlar yaşayan ve uzun bir süre daha yaşayacak olan gelişmiş ülkelerin yanında yüksek büyüme ve sağlam maliyesi ile ışıldıyor.
Lakin o ülkeler ile aramızda o kadar gelişmişlik farkı var ki, bunu kapatmak için 15-20 yıl hızlı ve sürekli büyümek lazım...
Bu da verimliliği, tasarrufu ve katma değeri artırmaktan geçiyor.
Yapılacak çok reform, atılacak çok adım var önümüzde...