Hoppala... Bizleri sanki, penaltı atışında kaleciyi sağa, topu sola gönderircesine terse yatıran Sırbistan karşısındaki Almanya, 4-1 kazandığı Avustralya maçından sonra yazılan, çizilen tüm övgüleri yok etti... Kaleci Neuer'den tutun da, 37. dakikada kırmızı kart gören Klose'ye kadar tel tel dökülen Panzerler, çok farklı kaybedecekleri maçtan, yine de tek golle kurtuldukları için çok şanslılardı... *** Mesut Özil'in forma giydiği Almanya'ya duyduğumuz sempati, dün yerini "Hadi oradan be" dedirtecek hale getirdi bizi... Teknik direktörleri Löv, 38. dakikada yedikleri gol sonrası, sahadaki futbolculardan daha panik travma yaşarken, yaptığı oyuncu değişiklikleri ile de, adeta intihar etti... Oysa Mesut, 70. dakikaya kadar, Almanya'nın en başarılı isimlerinden birisiydi... Hatta Podolski'ye iki "Al da at" cinsinden nefis pas vermesine rağmen, sahadan çıkması gereken bir sürü insan varken, Löv'ün kemendini boynunda hissetti... *** Oysa golleri kaçıran Podolski, bir de penaltıyı kaleciye teslim ederken Almanya'nın ipini çeken adam oldu... O sahada kaldı, ama Mesut dışarıya alındı... Sadece bu değişiklik değildi yanlış olan... Löv'ün genç prenslerinden Marin denilen çocuk ise, bir kurtarıcı gibi değil Almanya formasını çok ucuzlatan beceriksizliğiyle de, mağlubiyetin tuzu oldu... Sırbistan, bilhassa F.Bahçe'nin de gündeminde olan Krasic'in mükemmel futboluyla, gündeme otururken, grupta bir anda kendini potaya soktu... *** Hakemlerimizi, hemen hemen her maçtan sonra eleştiri oklarıyla delik deşik eden bizler, dün İspanyol Alberto Undiano'yu gördükten sonra başımızın tacı oldu... 9 sarı, bir de kırmızı kartla adeta maçın kılığını değiştiren "İspanyol düdük" turnuvanın en zevksiz ve kalitesiz bir karşılaşmasına damga vuran kişiydi... Dün, Almanya'ya yazık oldu diyemeyiz. Çünkü Almanya, resmen kaşındığı bir maçta, hak ettiği tokadı, şampiyonanın en silik takımından yedi üstelik...