Şaşırdık, kaldık

A -
A +

Öyle bir maç ki, aşağısı sakal, yukarısı bıyık misali hani... Beşiktaş için olumsuz kelimeler kullanmamak için kendimizi zor tutuyoruz ama adama da sormazlar mı? "Ey Beşiktaş... İlk yarıda 14, ikinci yarıda da yine buna yakın korner kazanıp, bunların birisinde bile, gol pozisyonu bulamaz mı insan?" Ve de, 2008 yılında kurulmuş, 10 takımlık bir ligde, 2 bin kişilik semt sahasında sahaya çıkan ve Avrupa arenasında ilk kez oynayan bir takımı evire çevire yenemediğin için seni alkışlamak zorunda mıyız? *** "Esnaf karması" gibi bir takım olan Vikingur karşısındaki Beşiktaş'ın, iyi tarafları yok muydu derseniz, biz de "Çoktu" deriz... Hele Querasma denilen bir futbol cambazının, ayağına her top geldiğinde bir zarafetin sofrasının kurulması, tribünde bizlerin de iştahını kabarttı adeta... Her maçta böyle oynasın, ne aldığı parayı konuşuruz, ne de son iki yıldır oynamamasını işe karıştırırız... Onu tarif edebilmek için, rakibin çok zayıf olmasının da etkisi olsa da, seyrederken, sanki avını bir türlü vuramayan "keskin nişancı" gibi gözlerimiz sahada onu takip ederken, fırıldak gibi oldu desek abartmayız inanın... Rakip sahanın her noktasını karış karış tarayan, sağda, solda, ortada ne zaman duracağını çok iyi bilen bir futbolcu Querasma... *** Portekizli yıldızın varlığıyla, kendisine büyük özgüven gelen Nihat da Beşiktaş'ta sezona iyi başlamanın mutluluğunu yaşadı... Sanki 40 yıllık ahbapmışçasına, birbirinin vücut dilinden iyi anlayan Nihat ve Querasma, bilhassa sağ kanatta çok iyi işler çıkardı... Bu ikiliye biraz ayak uyduran üçüncü kişi ise Tabata'ydı... Uzaktan şut denemeleri ile de dikkat çeken Tabata, Beşiktaş'ın orta saha zaafını yeni sezonda, kısmen de olsa kapatacağının sinyalini verdi... Defansa fazla iş düşmese de "Esnaf karması" yakaladığı birkaç pozisyonda da savunmanın elini ayağını birbirine düşürdü... *** Bütün bunlar Beşiktaş'ta, göze hoş gelen ve alkışlanan sahnelerdi... Ama şimdi eğri oturalım, doğru konuşalım... O futbol cambazı dediğimiz Querasma, ayağında her maçta bu kadar top tutabilir mi, fantezi hareketlerini F.Bahçeli Gökhan Gönül, G.Saraylı Sabri, Bursasporlu Ali Tandoğan karşısında da yapabilir mi? Takım oyunundan bu kadar uzaklaşabilir, kafasına göre takılabilir mi? Yarısı öğrenci, fırın işçisi, marangoz, esnaf topluluğu olan; aylık aldıkları ücret 500 euroyu geçmeyen takım karşısında, cılız sayılacak bir skor, başarı mıdır? Avrupa'nın en zayıf, en gariban, en küçük, en genç, en acemi takımı karşısında, Beşiktaş için, bu futbolla kanaat sahibi olunabilir mi? Görünen o ki, Schuster'in ve Beşiktaş'ın işi o kadar da kolay değil...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.