Yöneticilik zor, zor olduğu kadar da riskli bir hobi... Hele büyük takımlardan birisinde etkili ve yetkili iseniz, işte o zaman, attığınız her adıma, aldığınız her nefese dikkat edeceksiniz... Transfer fiyaskoları, başkanların ve yöneticilerin, koltuğunu sallayan en büyük depremdir aslında... Şu Tabata denilen bulunmaz Hint kumaşı adama, 8 milyon euro saymanın bir açılımı olmalı... Adama sormazlar mı? Nesine verdin bu kadar parayı? Bizim ve spor camiasının bilmediği ne meziyetleri var bu Tabata'nın? *** Dün Beşiktaş, ilk yarıda, sahada futbol değil, sadece Nejat Uygur tiyatrosunda komedi oynayabilecek Tabata'nın berbat oyunu ile yıkılmadı... Takım olarak genelde kötü bir mücadele sergiledi... İbrahim Toraman, Sivok ve İbrahim Üzülmez'i kenara alın, diğerleri sahada yoktu ki bu 45 dakikada... Düşünebiliyor musunuz? Ernst, Fink bile kötü oynuyorsa, fazla söze ne hacet... Bobo, Tello hele Ekrem'i kim gördü oyunda? İşte Beşiktaş, böylesine kötü gününde, kazanmaya yemin etmiş Manisa karşısında ezildi, büzüldü ve yenildi... *** Simpson'un 39. dakikada attığı golde Ernst'in ve genç kaleci Korcan'ın hataları zincirleme kaza gibiydi sanki... Birisi vurdurdu, birisi durduramadı... Golden sonra Beşiktaş canlanacağına, duraklama devrine girdi... Öyle ki, Isaac ve Ergin, yakaladığı pozisyonlarda biraz daha dikkatli olsa, karşılaşma, ilk yarıda kopacaktı sanki... İkinci yarıda Tabata'nın çıkmasıyla bambaşka bir kimliğe bürünen Beşiktaş, devrenin hemen başında Bobo ile golü bulduğunda, sadece beraberlik değil, moral de sahaya yansıdı... *** Ama genç kaleci Korcan, kendisine en güvenilecek günde ikinci gol için öyle bir büyük hata yaptığında Ergin, bu ikramı, memnuniyetle (!) kabul etti... Manisaspor'un bu ikinci golü emeğinin de karşılığıydı... Çünkü onlar, Beşiktaş'tan daha istekliydi... Daha inanmışlardı... Ve daha güçlüydüler... Eee güçlüler her zaman kazanmaz mı? Öyle de oldu zaten...