Günler öncesinden, Beşiktaş Teknik Direktörü Ertuğrul Sağlam'ın davetlisiydik... Hepimizi "ziyafete" bekliyordu... Dün akşam bu yüzden, iftarımızı hafif yollu açtıktan sonra İnönü'ye koştuk... Sağlam'ın "kuş sütü" noksan sofrasının ağzımızı sulandırması, bizleri "arsız" birer vatandaş yapmıştı... Sofra hazırdı... Amma... Sofraya gelen "futbol mönüsü" yoktu... Ve sonunda, aç geldik, aç döndük evimize... Beşiktaş gibi bir takımın teknik direktörü olma şansını yakalayan "yerli" hoca, sahaya çıkardığı takımda 8 yabancıya yer vermişti... "Yerli malı, yurdun malı" diye boşu boşuna yıllarca "haftalar" düzenlemişiz... Bir yerli hoca, yabancılara sarılmış, futbol ziyafeti çekmeyi planlamıştı... Defansın soluna, bu sezonun "bonus" transferi Seric monte edilmiş, sezon başından beri bek yapılan Tello, onun önüne yerleştirilmişti... Sağlam'ın çift ön libero ısrarı bu maç için rafa kalkmıştı... Cisse burada tek bırakılıp, Uğur İnceman, sağ kanatta görevlendirilmişti... Holosko ve Nobre ise çift santrfor olarak ileri uçta gol ümidi olarak yerleştirilmişti... Kağıt üzerindeki plan program tamamdı... 8 yabancılı Beşiktaş, ilk 8 dakika bindirdikçe bindirdi Metalist'e... "Galiba farklı bir skor geliyor" diye bizi de bir umut dalgası kaplamıştı... Ve o dakikadan sonra misafir takım, siyah-beyazlılara ecel terleri döktürmeye başladı... Üstelik bir penaltıları da, güme gitmişti... İki de net gol pozisyonları vardı ilk yarıda... Hele Avelino diye Usain Bold gibi bir yüz metrecileri vardı ki, vay anam vay... Defanslarındaki Papa Gueye ise tam bir savaşçıydı... Nobre ve Holosko, tam bir belaya çatmıştı sanki... İlk 45 dakikanın golsüz bittiğine Metalist değil, Beşiktaş sevinmişti adeta... İkinci yarı da, aynen ilk yarı gibi, Beşiktaş'ın ablukası ile başladı... Ve 51 dakikada -bize göre ofsayt pozisyonunda Holosko beklenen golü bulduğunda, Sağlam'ın ziyafeti başlıyor dedik... Ama adamların inadı inattı... 2 şutları direkten döndüğünde ise, şans Beşiktaş'ın yanındaydı sanki... Ve sonuçta, Beşiktaş, futbol ziyafeti değil, futbol eziyeti çektirdiği bir günde, keklik gibi gördüğü rakibini, ıkına sıkına ancak tek golle geçebildi... Şimdiden rövanşın endişe bulutlarının içinde buldu kendini...