Acele kaleci aranıyor!

A -
A +

Yazık bu Beşiktaş'a.... Yazık bu siyah-beyazlı futbolculara... Yazık bu taraftara... Bir takım bir kişinin kurbanı olamaz... Bu bir değil, iki değil, üç değil... Sayabilene aşk olsun... Kaleci dediğin top tutar, gol kurtarır, bu kurtarışlarıyla da arkadaşlarına moral verir... Ama Cenk, bunların hiç birisini yapmıyor ki... Gelene geç, gidene geç... Eğer Cenk kaleciyse, ben de Messi'yim... Bugünden tezi yok, Beşiktaş macerası bitmelidir bu futbolcunun... Kimse inat etmesin, ısrar etmesin... Olmaaaaazzz... *** G.Saray'ın kulağının Trabzon'da olduğu bir karşılaşmada daha maçın başında Melo'nun elini kolunu sallaya sallaya boş kaleye gönderdiği kafa vuruşu, gecenin, sarı-kırmızılı takım adına hiç de zor geçmeyeceğinin işaretiydi... Orta saha hakimiyetini ele geçiren; Beşiktaş kalesini kenar, orta, velhasıl nereden yol bulduysa oradan haşat eden G.Saray, tek kaleye döndürdüğü maçı, ilk yarıda iki golle bitirdiğini zannetti... Oysa, siyah-beyazlı takımda Quaresma'nın, Fernandes'le adeta "Düşman kardeş" görüntüsü G.Saray'ın ekmeğine de yağ sürüyordu adeta... Almeida bile, kaleyi şaşırıp, kendi kalesine gönderdiği kafa vuruşunda hedef şaşırmıştı... G.Saray için her şey yolundaydı aslında... Arena'da bir müthiş bekleyiş için taraftarın sabrı da taşıyordu dakika, dakika... *** Ama hesaplar ikinci yarıda tutmadı... 2-0'ı yeterli gören G.Saray, oyunun hakimiyetini Beşiktaş'a kaptırdı... Çünkü sarı-kırmızılıların gözü kenardan gelecek Trabzon'un gol haberine odaklanmıştı... Bir gol her şeyi değiştirecekti... Ama... İşte bu kafadaki G.Saray, Arena'daki oyunu bıraktığında iki golü birden kalesinde görüverdi... Şampiyonluk beklenirken, şampiyonluğun adeta zora girdiği bir manzara çıktı karşısına...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.