Kartal, kuş türleri içinde en uzun yaşayanlardandır... Bazen ömürleri 70 yıl bile sürer... Ama ne var ki, kartal, bu yaşa ulaşmak için, bilhassa 40 yaşına geldiğinde çok zor bir karar vermek zorundadır... Çünkü bu yaşlarda, kartalın pençeleri sertleşir, esnekliğini yitirir ve avlarını kavrayıp tutamaz hale gelir... Ayrıca, gagası uzar ve kıvrılır; kanatları ağırlaşır, tüyleri kartlaşır ve sıçraması zorlaşır... Bu anda, ya ölümü seçecektir, ya da "yeniden doğuşun" acılı ve zorlu sürecini göğüsleyecektir... Bu süreç ise 150 gün kadardır... "Yeniden doğuş" için kartal, yüksek bir dağın tepesine uçar ve orada, artık uçmasına gerek olmayan bir yerde kalır... Ve değişime başlar... Önce, gagasını sert bir şekilde kayalara vurur... Sonunda gaga düşer ve kartal, bir süre gagasının çıkmasını bekler... Gagası çıktıktan sonra, bu yeni gaga ile pençelerini yerinden söker çıkarır... Yeni pençeleri çıkınca da, kartal bu sefer, eski tüylerini yolmaya başlar... 5 ay sonra da, daha uzun süreli bir yaşam bağışlayan meşhur "yeniden doğuş" uçuşunu yapmaya hazır duruma gelir... Önünde bir 30 yıl daha vardır artık... Şimdi Beşiktaş, sanki bir "yeniden doğuş" sürecinden geçmektedir... İçinde, acıların da olduğu bir dönemden... Çünkü acı yoksa yaşamak da yoktur... Her kafadan ses Demokrasilerde, çok seslilik iyidir derler... "İş, döner dolaşır, yoluna girer" der, büyüklerimiz... F.Bahçe'de de şu günlerde ağzı olan konuşuyor... Kaleci Volkan sallıyor: "Taşın altına elini koymayan arkadaşlarımız var." Hemen Aykut Kocaman'dan cevap Volkan'a: "Sen önce kendine bak." Kazım, gerçek söylediğini tercüme etmeyen tercümanına rağmen isyan ettiğini ve F.Bahçe'deki yaşamına nokta koyacağını açıklıyor: "Sezon sonuna kadar hizmete devam." Gökhan Gönül, saha içinde, kulübeye gelip hocasına Kazım'ı şikayet ediyor: "Hocam bu adam bana hiç yardıma gelmiyor, kafasına göre takılıyor." Volkan maç esnasında Mehmet Topuz'a haykırıyor: "Topuz, orta sahadan adama şut attırıyorsun, dikkat etsene!" Emre Belözoğlu, tribünden izlediği karşılaşma sonrası soyunma odasına iniyor: "Arkadaşlar, herkes kendini aşmalı, takım olmadan bir yere varmamız mümkün değil." İşte F.Bahçe'de durum bu... Her kafadan bir ses... Herkesten bir reçete... Ama o reçetenin altına imza atacak doktor nerede? Topu okşayan adam G.Antep'in, F.Bahçe'yi 2-1 yendiği karşılaşmayı izleyenler bir isme kilitlendi... 90 dakika tek falso yapmayan, sarı-lacivertli forvetleri yumuşak sitili, sürati ve akılcılığı ile sahada iş yapamaz hale getiren bir isimdi o kilitlenen kişi... Adı Dany Achille Nounkeu Tchounkeu... Kısaca Dany... Fransız asıllı Kamerunlu bir futbolcu bu... G.Antep'in nereden bulduğu, nasıl Türkiye'ye getirdiğini kimse bilmiyor... F.Bahçe maçında, önce Semih'i, sonra Niang'ı, arada Alex'i, Dia'yı etkisiz hale getirirken, ortaya koyduğu futbolla seyredenleri büyüledi Dany... Topa okşarcasına yaklaşan, onu büyük bir aşkla seven Kamerunlu futbolcu, aynı zamanda bir stoperin, oyuna nasıl katkı sağladığının da dersini verdi... Değeri sadece 1 milyon 500 bin euro... G.Antep'e gelmeden önce oynadığı Fransa'nın Toulous takımında, 17 maçta sadece 4 sarı kart gören Dany'nin, bir stoper ve her an kart görecek bir sorumlulukta olmasına rağmen, henüz Türkiye'de tek kartı bile yok... Lütfen G.Antep'i seyrederken gözleriniz Dany'nin üzerinde olsun... Olsun ki, stoper ne demekmiş hep beraber görelim... Başkan firarda Son Divan Kurulu Toplantısında yok... Ziraat Türkiye Kupası'nda oynanan Denizli karşılaşmasında yok... Ve de Manisaspor'un G.Saray'ı Ali Sami Yen'de devirdiği maçta yok... Peki, nerede bu Başkan? Kimisine göre Paris'te... Kimisine göre de, Uzak Doğu'da tatilde... Sanki sarı-kırmızılı kulüpte, her şey güllük gülistanlık, her şey rayına oturmuş, her şey mutluluk kokuyor da, başkan kafasına göre takılıyor işte... Onun düşüncelerinde bir tek Seyrantepe var... Boş vaktinde oraya gidip, boş tribünler önünde marş dinliyor... Hayaller kuruyor... F.Bahçe'yi bu sahada "nasıl yeneriz" diye planlar yapıyor... Ama bu gidişle o başkan, Seyrantepe'ye ancak seyirci olarak gidecek galiba... Tabii, Uzak Doğu'dan, Paris'ten vakit kalırsa... Onları unutmayınız F.Bahçe'nin ligdeki ilk golünü atan isim Ergun Öztuna, namı diğer "Puskaş Ergun..." 1000. golünü atan isim de Erol Togay... Bunlar Türk futbolunun iki efsane ismi... İkisi de, Allah uzun ömür versin, hayattalar... Ama bir de onlara sorun... "Yaşamak nasıl" diye... Verecekleri "Çok güzel" cevabına sakın aldanmayın... Çünkü ikisi de zor durumda... Yürekleri sızlatacak kadar acıklı bir yaşam sürüyor Öztuna ve Togay... "Efsaneler ölmez" demek, lafta kalıyor günümüzde... Onlar efsane olmak yerine, insan olmayı tercih ediyorlar, insan... Sporsever dostlarımızın, Kurban Bayramını en içten duygularımızla kutlar, sağlık ve mutluluk dolu günler, yıllar dileriz. N.A.