Mahallede birbirine giren iki tarafın cezasını, Manolya Apartmanının 5. dairesinde oturan komşuya kesemezsiniz... O kişi, gelen gürültü patırtı nedeniyle pencereye koşmaktan başka bir yanlışlık yapmadığı halde, sırf merakı ve kavgaya karışanların komşusu olması sebebi ile mağdur edilmiş olur o zaman... Ne kadar saçma değil mi? Beşiktaş ve Bursaspor'un aldığı 2'şer maçlık seyircisiz oynama cezası da, bu kadar saçmadır işte... İnönü dışındaki bir olayı, Beşiktaş'a ve Bursaspor'a mal etmek, faturasını katmerli şekilde ödetmek, yasadaki boşluk değil, federasyonun, birilerine şirin gözükme adına aldığı karar gibi geldi bize... Şimdi iki takım iki maçını seyircisiz oynayacak... Maliyeti nereden baksanız takım başına 500 bin TL... 10 tane serserinin, ellerine kasatura, döner bıçağı alıp, birbirlerini doğraması, bu iki kulübü, sadece üstlerinde takım formaları olduğu için ilgilendiriyor... Aslında onlar taraftar da değil... Niyetleri maç seyretmek hiç değil... Sokak kabadayılıklarını, stat önlerinde sergileyip, akılları sıra "kim vurduya" gidecek bir olayın kahramanları (!) olmak istemeleridir burada sergilenen... Faillerin çoğu yakalandı... İyi güzel de, onlar daha ceza almadan, Beşiktaş'a ve Bursaspor'a "hücre cezası" kesmek, adaletin tecellisi mi, yoksa zafiyeti mi? Bizim tartışıp, gerçek adaleti bulmak konusunda biraz daha çalışmamız gerekiyor değil mi? Yoksa "kör tuttuğunu" misali komediye döner bu iş... Silahlar bele! Şiddetten laf açıldı ya... Şimdi Meclisten yakında bir yasa çıkacak... Adam başı "5 silah bulundurma" yasası... Yani bir kişi, ikisi belinde, üçü evinde olmak üzere 5 silah alabilecek... Bitmedi... Herkesin, hava olsun diye merak sardığı "pompalı tüfek" için de, 21 yaş sınırı 18'e indiriliyor... Bizler, bırakın ateşli silahı, vatandaşın kesici, delici alet taşımasını bile kabul edemezken, genişletilen silahlanma yasasına bakınız... O zaman kulüplerin çekeceği var... Bıçak yüzünden iki maç seyircisiz oynamaya mahkûm edilenler, bu gidişle, "müebbetten seyircisiz" oynamaya hazır olsun... Görünen köy kılavuz istemez... Kan uyuşmazlığı Büyük futbolcu olmanın mirasını doya doya yiyen Beşiktaş Teknik Direktörü Schuster, Türkiye'de bir şampiyonluk yarışının farkına varmadan, sadece egolarını tatmin etmek adına, bildiğini okumaya devam ediyor... Fatih Tekke ile olan "kan uyuşmazlığı" yüzünden elinde futbolcu yokluğunda bile 3 maçına 18 yerine 17 kişi ile çıkan Alman hoca "neticeye değil, Hatice'ye baktı" hep... Eee, ne oldu peki... Olan Beşiktaş'a oldu tabii... Şimdi devre arasında; Fernandes, Simao ve Almeida gibi isimler geldiğinde, Schuster, lider Trabzonspor'dan 12 puan geri kalmanın burukluğunu unutturacağını zannediyor... Ve bu yüzden de Başkan Demirören'e "Her şey yoluna girecek" garantisini veriyor... Veriyor da, yeni gelecek 3 futbolcunun maliyeti olan 20 milyon euro da, Demirören'i kara kara düşündürüyor şimdiden... "Ya tutmazsa ?" diye... Şampiyon, yanlış yaptı Bursaspor'u, Beşiktaş gibi çok önemli bir deplasmanda 10 kişi bırakarak, 3 puanın gitmesindeki en büyük sebep olan Volkan Şen; maç öncesi saha dışında çıkan olaylara rağmen, saha içinde agresif hareketleriyle büyük tepki çekti... Hakemi itekleyen, tribünleri tahrik etme adına, minik adımlarla dakikalarca sahadan çıkmayı geciktiren bu futbolcuya verilen 2 maçlık cezaya, aslında hiç itiraz edilmemesi gerekirdi... Ama Bursaspor, Tahkim Kurulu'na gitti... Gerçi itiraz reddedildi ama yeşil-beyazlı yönetimin yaptığı da hiç şık olmadı... Keşke itiraz yerine, Volkan'a bir ağır ceza da onlar verebilseydi... Kafasına estiği gibi Amerika'ya giden, futbolunun güzelliklerini, kırmızı kartla silen, yöneticilerden her defasında yüz bulan bu oyuncunun, artık Bursaspor'a bu şartlar altında fayda sağlamasını beklemek çok yanlış olur... Çünkü bu delikanlı, şımartıldığı kadar şımartıldı... Bu saatten sonra hızını kesmesi de mümkün değil... Çünkü fren patladı bir kere... Arda'nın son arzusu G.Saray'ı, sakatlığı nedeni ile 12 maç yalnız bırakan Arda, son G.Birliği karşılaşması öncesi birtakım isteklerde bulundu... Hocası Hagi'ye "Ali Sami Yen'deki veda maçımızda kaptan çıkmak istiyorum" dedi... Kabul görmedi... "Bu statta, son golü atmak istiyorum" dedi... Beceremedi... Üstelik 2-0 mağlup bitirilen maç sonrası, taraftarın kara listeye yazdığı, ağır hakaretler ettiği, bu maç sonrası, ucundan, kenarından o da nasibini aldı... Bu kadar arzulu bir Arda'nın, tüm istekleri geri teperken, Ali Sami Yen'e kaptan olarak çıkan ve bu stattaki son golü atmak ise, bir başkasına apolet oldu... G.Birliği kaptanı Orhan Şam'a... Hiç aklında yokken tarihe geçti... "Kime niyet, kime kısmet" işte... Ümit Özat çok oldu! Ankaragücü bu sezon F.Bahçe'ye kök söktüren, sahayı dar eden takım. Başında da eski futbolcusu ve kaptanı Ümit Özat... Hani şu her maçtan sonra, sosyal içerikli, yönetim ve taraftara taş atan konuşmaları ile dikkat çeken Ümit Özat... "Ben F.Bahçeli'yim" diyecek kadar mert ve açık sözlü... "Ama Ankara'ya hizmet ediyorum" diyecek kadar da profesyonel... Parasızlık içinde boğuşan futbolcuları ile ligin en haysiyetli takımlarından birisi olan A.Gücü'nü ve Ümit Özat'ı alkışlamamız gerek bu yüzden... Oyun planını 60. dakikaya göre yapan ve bu dakikadan sonra F.Bahçe'nin çözüleceğini maç öncesi soyunma odasında futbolcularına söyleyen Ümit Özat, bir de 62 ve 74. dakikalarda bulduğu gollerle rakibini devirdiğinde, rüştünü değil, hocalığın yaşa değil, başa baktığını ispatlamış oldu... Kalbi her ne kadar teklese de, hocalığı tam gaz gidiyor Ümit Özat'ın...