Şiddet Yasası'nın, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve birkaç milletvekilinin itirazına rağmen iyice yumuşatılmasının ardından, şimdi başka bir değişiklik gündemdeki yerini koruyor... Futbol Disiplin Talimatnamesinin 58. Maddesi... Bu maddenin 2. bendi aynen şöyle diyor: "...kulüpler ise küme düşürme cezası ile cezalandırılır. İhlalin ağırlığına göre küme düşürme cezasına ek olarak puan indirme cezası da verilebilir." Aslında şahsi fikrimiz de, bu maddenin kaldırılmasından yana... F.Bahçe'yi örnek alırsak; yöneticilerinin yaptıkları bir yanlışlık varsa, bunun cezasını takım çekmemeli... Kulüpler ancak maddi cezalara mahkum edilmeli... Ama bu 58. Madde, bilhassa F.Bahçe gibi birkaç kulübün başını çok ağrıtacak... Kalksa bir türlü, kalkmasa bir türlü... Diyelim ki, "Mahkeme kişilerde şike hükmüne varsa bile, bu 100 yıllık camialara mal edilmemeli" diyen Spor Bakanı'nın da çok istemesine rağmen 58. Madde yerinde kaldı... Sarı-lacivertli yöneticilerin suçu sabit görülürse, F.Bahçe resmen yanacak bu işte... Bir de tersini düşünelim... 58. madde kaldırıldı... Yöneticiler suçlu bulundu... Mahkum oldular, hatta spor yöneticiliğinden ömür boyu ceza aldılar... Yepyeni bir yönetim iş başına gelecek ve mahkûm olan yöneticiler ise bir çırpıda yaptıklarıyla ve cezalarıyla baş başa kalacak... İki gün sonra da unutulacaklar belki de... O yüzden diyoruz ki, bu 58. Madde dert mi dert... Kaldırsalar tutuklu yöneticilerin işine gelmez... Çünkü onlar resmen yalnız kalacaklar bu şekilde... Kaldırmasalar, yöneticilerle birlikte kulüpler de yanacak... Taraftar isyan edecek, hiç günahı olmayan takım isyan edecek... Ama bir gerçek yanı var ki, bu işin orta yolu yok... Ya tutuklu yöneticilerden vazgeçilecek, ya da kulüpler o yöneticilerle birlikte yanacak... Ya "anca beraber" ya da "yollarımız burada ayrılıyor" şarkısı... Maalesef gerçek bu... Kocaman bravo! G.Saray'ın aklını çeldiği, bu yüzden yönetimi ile arası açılan Kayserisporlu Ambrabat'ın artık o şehirde futbol oynaması çok zor... Oynasa bile, verim alınması sıfır... Etik olmayan bir transfer görüşmesinin, bir futbolcunun kimliğini değiştirdiğine bundan önce de şahit olduk... Üstelik yine G.Saray, yine karşısında mağdur olan Kayserispor... Ali Turan olayından bahsediyoruz, hatırlarsınız... Şimdi de Amrabat... Kayserispor renktaşına öylesine bozuk ki, Amrabat'ı ona yar etmek istemiyor... Bunun için de F.Bahçe'ye diyor ki, "Size verelim." Ama karşılarında Aykut Kocaman'ı buluyor Kayserispor: "Böyle bir transfer bazı dostlukları bozar, etik olmaz." Gelin de şimdi "derdi başından aşkın" Aykut Kocaman'ı alkışlamayın bakalım... Berbat ettiler F.Bahçe için, nerede olursa olsun "toplanıyoruz" dense, en az 10 bin kişi anında bir araya gelir... Kadıköy Meydanı'nda da durum böyle olmadı ama yine de manzara mükemmeldi... Her ne kadar, sarı-lacivertli yönetimin tam kadro bulunması gerekirken, bazı "ağır topları" orada göremesek de, katılanlar arasında kulübe büyük hizmetleri geçmiş isimlerin bulunması kayda değer olaydı... Müthiş bir manzara, renk cümbüşü her şey tamam da, ah o konuşmacılar iyi seçilebilseydi keşke... Sunucu berbat; televizyonlarda amigoluk yapanlar berbat; kalabalığı görünce birkaç kelime etmek adına çuvallayanlar berbat; gözyaşlarını silah olarak kullananlar berbat; tribünden sahneye fırlayan amigolar berbat... Ne gerek vardı bunlara... Mitingler, hatiplerle güzeldir... Her önüne gelenin ve çocuklu ajitasyonların o sahnede yeri olmasaydı, Kadıköy Meydanı daha bir başka hatırlanmaz mıydı? Ne gerek var? G.Saray lider... Üstelik zorlu bir maratonda F.Bahçe gibi bir rakibi geçerek lider... Herkesin kanaati "G.Saray kadrosu, bu ligin en oturmuş, en anlaşan, en başarılı kadrosu." Şimdi durum böyleyken Fatih Terim'in bu oturmuş kadroda kendisine yer bulması imkânsız transferlere yelken açması da ne demek? Gelen futbolcu, kenarda bekleyen Servet'ten, Engin'den, Riera'dan, Sabri'den, Ayhan'dan, Gökhan'dan daha mı başarılı olacak? Bu transfer arzusu "Fazla mal göz çıkarmaz" anlayışının getirdiği ama borcu da katlayacak bir ekstradır sadece...