Basit olaylarla gönül eğlendirmesini bilen bir toplumuz... "Kimin eli, kimin cebinde" diye merak içinde kıvrınmamız, bizlerin toplumsal değerlere bakış açımızı zedeleyen bir millet olmamıza sebep olmuştur... Bazen pireyi deve, bazen de deveyi pire yaparız... At gözlüğü takmış gibi, nalıncı keseri gibi, işimize geldiği gibi, bilmişlik zırhı içinde, adeta "Fetva verme" yetkisini kendimizde görürüz... Türk Ceza Kanunu'nun son günlerde gündemde olan 576. maddesi bakın ne diyor: "Bir kimse, edebe muhalif bir suretle halka görünür veya bir yerini gösterir, veyahut söz, şarkı vesair suretle halkın edep ve nezahatine tecavüz eylerse, bir aya kadar hapis veya hafif para cezasına mâhkûm olur." Yani bu madde, bir yerde sapıklardan bahsediyor... Hülya Avşar'ın "Berlin, Berlin" filmindeki gibi, şortunun içine elini sokanlar kadar, aynı zamanda, tribünlerin koro halindeki küfürlerini de kapsamı alanına alıyor... Yani ana avrat, hakeme, yöneticiye, rakip futbolcuya sinkaf edenler de bu kanun maddesinin kapsamana giriyor... Yani, basının dolduruşu ile idâm edilen Nouma ne kadar suçlu ise, onun gibi gösteri sanatıyla uğraşmayıp, söz ve şarkı ile kafa bulanlar da "Halkın edep ve nezahatine tecavüz edenler" tarifine uyduğundan, 576. maddenin gazabından kurtulamaz... Hele, kendi yaptıklarını unutup, millete edep dersi verenler, bu kapsama alanının dışına asla çıkamaz... Bugün, dolduruşa gelip, Nouma'yı kovdu diye "Gönül şampiyonu" ilân edilenler, yarın şampiyonluğun uçup gittiği anda "Donkişot" olmanın bedelini mutlaka öder... Ahmet Çakar, Türk Milli Takımı ile G.Saray ve F.Bahçe'de büyük başarılara imza atmış Mustafa Denizli için söylediği aşağılayıcı sözler sonrası, 160 spor ve köşe yazarının birlik ve beraberlik içinde kenetlenmesine vesile olmuştu... TSYD'ye gelen o insanlar, ağzından çıkanı kulağı duymayan, sadece insanları karalamak için koltuğunda oturduğu için para alan birisine, gereken dersi gövde gösterisi ile vermiştir... Ama o Çakar, Nouma için "Yaptığı terbiyesizlik... Çoluk çocuk bunu seyrediyor, bu hareketi normal bir insan yapmaz" diyor... Bakın ahlâk dersi veren kişiye... Onun seviye altı konuşmalarını dinleyen çocuklar, aileler, sanki kendisine alkış tutuyor... Bu şahıs, günümüzde Türk spor barışını oturduğu yerden fişeklemesiyle şöhreti yakalamanın kaymağını yiyor... Ne yazık ki, Türkiye'de böylesine seviyesiz konuşmaların prim yaptığı bir döneme girildiği için, bir müddet daha bunlara sabretmek zorundayız... Sabır... Sabır... Sabır.... Ya Tophane ağzıyla espri yapmaya kalkan Toroğlu'na ne demeli? Tombalacılarla herhalde fazla haşır neşir olduğundan, Nouma olayını eşdeğerde tutup, çoluk çocuğa esas argoyu ve bitirimliği öğreterek, nefis bir hoca (!) olduğunu ispatladı adeta... Erman Toroğlu, yorum yaparken çizmeyi aştığını, kendisine ikâz etmeyen yöneticilerden bulduğu gazla, Türk futbolunun ve Türk hakemliğinin Demokles'i olmak gibi bir misyonu üstlenmişcesine, konuşma dilini katletmekle ünlüdür... Ya Savaş Ay? Türk televizyonculuğunda, ekranlara homoseksüelleri, hayat kadınlarını, nonoşları çıkararak reyting canavarı olmak isteyen sanki kendisi değildi zamanında... Röportaj ayaklarında gittiği manken Şenay Akay'ın yatak odasındaki sırları kamerasıyla millete, çoluk çocuğa izlettiren sanki Savaş Ay değildi... Çoluk çocuğun asla seyredemeyeceği programların çoğunda imzası olan bu gazeteci, arada bir geldiği maçlarda saha içindeki güzellikleri değil, saha dışı sansasyonelliği yakalama hevesinden vazgeçmelidir bundan böyle... Nouma'nın ülkesine gönderilmesine sebep olan, F.Bahçe maçında yaptığı çirkin hareket, asla tasvip görmeyen bir durumdur... Ama Nouma'nın sahada yaptıkları ile ekranlarda ve satır aralarında onunki ile eşdeğerdeki ahlâksızlığı sergileyenleri de lütfen gözden kaçırmayın... Üç günde bir, elbise değiştirir gibi sevgili değiştirenlerin boy gösterdiği magazin programlarını da çoluk çocuğumuz seyrediyor... Nouma gibi terbiyesizlerin tiksindirici görüntülerini de... Aynaya önce "Ahlâk fedailiği" yapanlar bakacak... Tribünlerden koro halinde sinkafın kralını edenler, ortalığı karıştırmak ve reyting kazanmak uğruna, bu milletin değerlerine dil uzatanların, asla "Ahlâk fedailiği" yapmaya hakları ve yüzleri yoktur... Bilmiş olsunlar ki; başkaları için kuyu kazanlar, bir gün kendileri için de daha derin kuyu kazar...