F.Bahçe'nin bugünkü durumu için herkesin kanaati farklı... Kimisi Kasım ayında 6 maçtan 5 galibiyet çıkaran sarı-lacivertli takımda her şeyin rayına oturduğu düşüncesinde... Kimisine göre de, F.Bahçe maçlarını çok sıkıntılı tamamlıyor... Tabii bu ikinci şıka katılan ben gibiler, bu takımda Alex'in olmayışı nedeni ile oyun kurgusundaki endişeleri dile getiriyor... Son G.Birliği karşılaşmasındaki 4 -1'lik sonuca bakıldığında, sonuçta rahat bir galibiyetin alındığı ve gol bakımından sıkıntının giderildiği fikri paylaşılıyor... Ama bir gerçek var ki, F.Bahçe sahada, komutanı olmayan bir takım görüntüsünde... Herkes birbirine yardım ediyor, tamam... Herkeste bir hırs var, tamam... Sow formunun zirvesinde, tamam... Herkes, yenilgiyi kabul etmeyen bir ruh halinde, bu da tamam... Ama... F.Bahçe'nin pas trafiğinde müthiş bir düşüş var... Bir Alex'i, bir Emre'si olmayan F.Bahçe'nin, seyir zevki bakımından, tribünlerle kontağı yok... Dikkat ederseniz, saha kenarında Aykut Kocaman, büyük stres içinde... Çünkü Alex'in gönderilmesindeki en büyük etken kendisi olduğu için, başına gelebilecek her türlü senaryoya da hazırlıklı... Bunun gerçekleşmemesi için, futbolcusu ile maçı adeta yaşıyor... Alex'in olduğu dönemdeki o kulübenin önünde "Düşünen adamı" oynayan Kocaman, şimdi gollere bile daha başka seviniyor... Kaçırılan pozisyonlara; kaçan gollere; verilmeyen faullere; aleyhteki hakem kararlarına öylesine isyan ediyor ki; bu görüntüsü ile Alex dönemindeki görüntüsünü karşılaştırdığımızda, hangisinin gerçek Aykut Kocaman olduğunu kestiremiyoruz... Bugün için stres yüklü Aykut Kocaman'ın karşımızda durmasının tek nedeni var... O da, saha içinde bir komutanının olmayışı Kocaman'ı daha başka rollere sokuyor mecburen... Velhasıl Kocaman, Alex'i yemeyi başarsa da; Alex'siz daha tedirgin, daha endişeli... Bunun adı resmen "Rahat battı" oyunudur... --------- > Yabancı polisler G.Saray şu anda lider... Böyle bir takım için olumsuz konuşmak aslında doğru değil... Ama sarı-kırmızılı takımda sıkıntılar da hiç de küçümsenecek gibi değil... Muslera... Eboue... Dany... Cris... Riera... Ve önlerinde Melo... İşte 6 yabancı kontenjanı... Neredeyse 60 milyonluk bir defans bloğu... İsim olarak da, kalite olarak da hakikaten klas isimler... Ama böylesine futbolculara sahip lider G.Saray, ligin 15. sırasında bulunan İstanbul Belediye kadar gol yemiş bir takım... Yani Ekremli, Metinli, Canlı, Geraldesli ve de Eduardolu İstanbul Belediye'nin, G.Saray'ın o her biri yıldız defansından hiçbir farkı yok! Bir maçı kazanmak için, yediğinden fazla atmak zorundasın mutlaka... Ama G.Saray'da forvetler, defansına zor yetişiyor... Zaten bu sezon Süper Lig'de bir tuhaflık var... Sıralamadaki ilk 11'in, şampiyonluk şansı sürüyor şu anda... O nedenle Fatih Terim, kalesini gole kapatacak formülleri eğer 13 haftada halledememişse, gelecek günler daha da sıkıntılara gebe olacaktır... Yolda kimseye kimlik sormayan iyi polis devri bitmediği sürece, her gelen geçen, G.Saray'ın evine de girer, bahçesine de... ---------- > Çaktırmadan! Ligin en rahat teknik adamı Samet Aybaba... Nedeni de, kendisinden bir beklenti yok... Ona "Beşiktaş'ı düşürme de ne yaparsan yap" diyenler, şimdi şampiyonluk kelimesini ağızlarına aldı... Aybaba gençlerle, eldekilerle, bugün yıldızlar topluluğu F.Bahçe'den sadece 1, lider G.Saray'dan da 3 puan geride... Birilerinin baştan hedef koyduğu yere Beşiktaş çaktırmadan tırmanıyor... Bu işte stres yok ama "gizli bir operasyon" var...