Anadolu Ateşi

A -
A +

İstanbul Beyleri'nin uzak kaldığı bir kupa gecesinde, Anadolu'nun iki temsilcisini seyrederken, resmen hayal kırıklığına uğradık... Finale nasıl geldiklerini bilmesek, hem Kayserispor, hem de G.Birliği'nin gerçek güçlerinden şüpheye düşecektik... Futbolu katletme adına, çirkinleştirme uğruna ellerinden ne geldiyse yaptılar... Çirkin futbolun aktörlerinin Türkiye Kupası Finali'ne gölge düşürmesi, demek ki, bu kupanın İstanbul dışına çıkınca ne kadar anlamsız bir hale gelmesinin de ispatıydı adeta... G.Birliği, en eksik kadrosu ve elde kalanlarla kurduğu on biri ile, Kayserispor'un en ideal kadrosunu, kendi futboluna uydurunca, ortada, can sıkıcı bir oyun sahnelendi... Ama dün geceyi, içimizi karartan hale getiren iki kişi vardı aslında... Biri Tolunay Kafkas, diğeri de Mesut Bakkal... Saha kenarındaki bu iki aktör, birbirlerinin kopyası hareketleriyle, saha dışından, saha içindeki futbolun içine ettiler... O ne azar... O ne bağırma... O ne futbolcusunu küçük düşürücü tepkiler... Iglesias ve Cangele'nin, Addo ve El Saka arasında sıkışıp kaldığı ilk yarıda, sadece "doldur-boşalt" futbolun bir fırsatını kollayan Kayserispor, Peric'i bir defa olsun, bırakın rahatsız etmeyi, yanına bile yaklaşamadı... Onlara nazire yaparcasına Isaac ve Kahe'nin de, orta sahasından yardım alamaması sonucu, onlar da rakip forvetteki meslektaşlarına nazire yaptılar... Bir futbol oyununda, böylesine pozisyon noksanlığı yaşanmışsa, o futbolun kalitesinden bahsetmek de insafsızlık olur... Sarı-kırmızılı takımda Mehmet Topuz, Mehmet Eren ve Ragıp gibi transfer yıldızlarının da inanılmaz kötü futbolu, dün gece keyif kaçıran zincirin halkaları gibiydi... Bu maçın mutlaka bir galibi olacaktı tabii... Yani kötünün iyisi, Türkiye'nin 2 numaralı kupasını müzesine götürecek, ve herkese caka satacaktı... Sonunda da, öyle oldu nitekim... Kayserispor, penaltılarla da olsa, kupayı hak etti mi, yoksa kısmetine mi kaptı, işte buna hüküm getirmek çok zor... Bir gerçek var ki, F.Bahçe, G.Saray ve Beşiktaş'ın olmadığı final, aynen şekersiz tatlı, tuzsuz, yağsız perhiz yemeği gibi geliyor insana... Eğer dün gece, Anadolu Ateşi dans topluluğunun gösterileri olmasaydı, gecemiz güme gitmiş gibi olacaktı... Onlar uzatmalara, oradan da penaltılardaki heyecana giden, sahadaki kötü futbolun pasını sildiler hiç olmazsa...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.